TULUAT yazılı bir metne bağlı olmadan, oyuncuların bir taslağa göre oynadıkları sahne oyunu. Aslında “tuluat”, geleneksel Türk tiyatro türlerinden olan ortaoyununun temel özelliklerinden biridir; çünkü ortaoyununda, batı tiyatrosunda olduğu gibi önceden bir yazar tarafından hazırlanmış bir edebi metin yoktur, sadece kabataslak çizgilerle belirtilmiş bir konu vardır.
Oyun kişileri (Kavuklu, Pişekar vb.), konunun yürüyüşüne göre karşılıklı konuşmalar yaparak, birbirlerinin sözlerine durumun gerektirdiği biçimde alaylı karşılıklar verirler; ses benzerliği olan sözcükler arasında yakıştırmalar yaparlar ve güldürücü sözler söylerler.
İşte, “tuluat” adı verilen bu çeşit hazır cevaplıklar, Tanzimat’tan sonra, batı tiyatrosu örneğine dayanan bir oyun türünün de temelini oluşturdu. Güllü Agop’un hükümetten aldığı (1870) metinli ve suflörlü, Türkçe oyun oynama tekeli nedeniyle, başka tiyatro toplulukları bu çeşit oyunları sahneye koyamıyorlardı. Bunun üzerine, Kavuklu Hamdi, Aksaray'daki tiyatrosunda metinsiz ve suflörsüz oyunları, tuluat oyunu biçiminde oynamaya başladı (1875) ve böylece tuluat tiyatrosunu kurmuş oldu.
Daha sonra çeşitli topluluklar tarafından tuluat oyunları sahnelendi. Bu oyun türünde de İbiş, Efendi, Tiran vb. gibi klişeleşmiş oyun kişileri vardır. Kavuklu Hamdi, Abdürrezak, Kel Hasan, Şevki, Naşit, İsmail Dümbüllü tuluat tiyatrosunun en ünlü adlarıdır.