SEZAR (Latince asıl adı Caius Julius Ceesar) Romalı devlet adamı (İÖ 101-44). Askerliğin bütün inceliklerini bilen ve uygulayan bir komutan; zeki, bilgili, güzel konuşan ve güzel yazan bir yazar olarak eskiçağın en ünlü kişilerinden biridir.
Tanrılarla bir kökten geldiği savında olan soylu bir ailenin (İulii) çocuğu olarak iyi bir eğitim gördü. Genç yaşta siyasette ilgilenmeye başladı ve dönemin diktatörü Sulla’ya karşı olanların safında yer aldı. Konsüllerden Cinna İÖ 84 yılında ölünce Sulla Roma’ya egemen oldu. Sezar’ın karısı Cinna’nın kızıydı. Sezar’dan karısını boşamasını istediler, kabul etmedi; sürgünden kurtulmak için doğuya kaçtı (İÖ 82). Diktatör Sulla’nın ölümünden sonra Roma’ya döndü (İÖ 78). Önce maliye, sonra belediye hizmetlerine bakan yüksek devlet görevlisi, daha sonra konsül yardımcısı ve İspanya valisi oldu.
Birkaç başarılı savaşla İspanya’da askeri otorite sağladıktan sonra (İÖ 61), İspanya’dan Roma’ya döndü. Crassus ve Pompeius ile uzlaşarak onlarla birlikte ilk triumvirayı (üçlü yönetim) kurdu (İÖ 60). Bu anlaşmanın ertesi yılı konsül seçildi. Konsül olunca Halkçıların programını benimsedi. Halk Meclisi’ne, emekli askerlere ve Romalı işsizlere toprak dağıtılmasına ilişkin iki yasa kabul ettirdi. Konsüllüğü bitince beş yıllığına kendini Galya Valiliği’ne atattırdı. Bir ordu kurma izni de alarak Galya’ya gitti (İÖ 58). Galya’da kendisine bağlı düzenli bir ordu kurdu.
Germenleri yenip Ren ırmağının ötesine sürdü. Sonra Galya'yı baştan başa ele geçirdi. Vercingetorix’in yönetiminde ayaklanan Galyalıları kesin yenilgiye uğrattıktan sonra egemenliğini iyice pekiştirdi (İÖ 50). Bütün ayrıntılarını ve başarılarını yazarak anlattığı Galya Savaşı (De Bello Gallico) adlı eseriyle (İÖ 58-51) büyük bir ün sağladı. Çünkü onun yazdıklarını okuyan Romalılar her şeyi öğrenmiş oluyordu.
Sezar’ın bulunmadığı sırada Roma’da anarşi büyük boyutlara ulaştı. Triumvirlerden Crassus doğu seferinde Partlarla savaşırken öldü. Pompeius Roma’da güçlendi ve konsül seçildi. Ancak Julia’nın (Pompeius’un eşi ve Sezar’ın kızı) ölümü de Crassus’unkine eklenince Sezar’la Pompeius’un arası açıldı. Anarşiyi önlemek için senato Pompeius’u tek konsül seçti ve tam yetki ile görevlendirdi.
Sezar konsül yardımcılığı ve Galya valiliği görevlerinde bırakılmasını istediyse de senato onun bu isteklerini reddetmesinin yanı sıra bütün yetkilerini de geri aldı. Sezar için iki seçenek vardı: İç savaşa girişmek ya da siyaset sahnesinden silinmek. Sezar birinci yolu seçti. Galya topraklarını Roma topraklarından ayıran Rubicon Irmağı’nı aşarak (Ocak 49) Roma üzerine yürüdü. Pompeius şaşkına döndü, cumhuriyetçi orduyu kurtarmak için İtalya’dan ayrılıp doğuya gitti.
Sezar Roma’ya girdi. Art arda tüm yüksek görevleri üstlendi: Diktatör (İÖ 49-47), konsül (48 ve 46). Aynı görevlerle 45 ve 44 yıllarında da görevlendirildi. Sonra üç yıl için sansör seçildi. Böylece cumhuriyet yönetiminin sadece adı kaldı. Çünkü yüksek görevlerin hepsi Sezar’da toplanmış bulunuyordu. Bu yüzden eski geleneği sürdürmek isteyenler Pompeius’un çevresinde toplandılar.
Sezar İÖ 49’dan 45’e kadar İmparatorluğun çeşitli yerlerinde Pompeiusçularla savaşmak zorunda kaldı. Tesalya’da Pharsala Savaşı’nda Pompeius’un ordusunu yendi (İÖ 48). Pompeius Mısır’a sığındı. Mısır Kralı korkusundan Pompeius’u öldürdü. Ancak Sezar bundan hoşnut kalmadı ve Mısır’ı ele geçirip sorumluları cezalandırdı, Kleopatra’yı Mısır tahtına çıkardı. Anadolu’da Mithridates’in oğlu Pharnace’yi Zela’da (İÖ 47), Pompeiusçu başka generalleri Afrika’da Thapsus’ta (İÖ 46), İspanya’da Munda’da (İÖ 45) yendi. Böylece bütün muhalif güçleri ortadan kaldırdı.
İmparatorluğun mutlak hakimi olunca senato onu onurlarla donattı: Savaş ilan etme, barış yapma, soyluluk sanı verme, kanun gücünde kararname çıkarma yetkileriyle ödüllendirdi. Böylece Sezar taçsız bir imparator durumuna geldi. İÖ 44 yılında iktidarının doruğuna ulaşarak yaşam boyu diktatörlük hakkı elde etti.
Sezar yönetimde birtakım yenilikler yaptı. Ay yılına göre hesaplanan Roma takvimini değiştirerek güneş yılına göre hesaplanan Mısır takvimini aldı (Jülyen takvimi). Takvime ve temmuz ayına onun adı verildi (Julius). Ayrıca lüksü önlemeye, servet ayrıcalıklarını sınırlandırmaya çalıştı. Ancak onun iktidarını çekemeyen soylular suikast hazırlığına giriştiler. 15 Mart 44’te senatoda bulunduğu sırada çevresini saran senatörler tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Sezar bunlar arasında evlatlığı Brutus’u da görünce “Sen de mi Burutus!” diyerek kendini savunmaktan vazgeçti ve togasını başına çekerek aldığı yaralarla öldü.