Selçuklular kimdir hangi boydan Türk mü ne zaman nerede kuruldu? tarihi hakkında bilgi

SELÇUKLULAR 11. yüzyıldan 13. yüzyıla kadar Müslüman Yakındoğu’da egemenlik kuran Türk kökenli bir hükümdar ailesi ve bu ailenin aynı alanda kurduğu devletler. Hanedan ve devletin adı, Oğuzların Kınık boyundan Dukakoğlu Selçuk’tan gelir. Selçuk Bey, 10. yüzyılda Aral Gölü ve Hazar Denizi arasındaki Üst Yurt’ta yaşayan Oğuzların hakanı idi.

Selçuklular o sıralarda bölgede güç sahibi olan Karahanlılar ve Gaznelilerle sürekli çekişme halindeydiler. Selçuk’un torunu Tuğrul Bey Dandanakan Savaşı’nda (1040) Gaznelileri yenilgiye uğratarak Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nu kurdu. İran Selçukluları da denen bu devlet 1038-1157 yılları arasında yüzyıldan fazla sürdü. Tuğrul Bey Gaznelileri yendikten sonra Horasan’ı ele geçirdi ve İsfahan’ı başkent yaptı (1051).


Sonra batıya doğru ilerleyerek bütün İran’ı ele geçirdi ve Bağdat’a girerek (1055) Abbasi halifelerini himayesi altına aldı. Böylece halifelerin desteğini de kazanan Selçuklular tüm Müslüman dünyasına egemen hale geldiler. Tuğrul Bey öldüğünde yerine, kardeşi Çağrı Bey’in oğlu Alp Arslan geçti (1063). Amcası gibi yetenekli bir yönetici ve komutan olan Alp Arslan Fatimilerden Halep kentini (1070) aldı ve Malazgirt’te büyük bir Bizans Ordusu’nu yenerek Bizans İmparatoru Romanos Diogenes’i tutsak aldı (1071).


O tarihe kadar daha çok Azerbaycan’a akın edip yerleşen Oğuz boyları, bu zaferden sonra Anadolu’ya yayılma olanağı buldular. Selçuklu komutanlarının yönetiminde bu göçebe Türkmenlerden oluşan küçük ordular Anadolu’nun fethine giriştiler. Alp Arslan’ın oğlu Melikşah (hük. 1073-1092) ile Büyük Selçuklu Devleti en parlak dönemine girdi. Ancak bir bölümü daha onun zamanında, bir bölümü de onun ölümünden sonra olmak üzere Selçuklu devleti ortaya çıktı: Rum Sultanlığı ya da Anadolu Selçuklu Devleti (1077-1308). Kirman Selçuklu Devleti (1041-1186). Irak Selçuklu Devleti (1118-1194). Suriye Selçuklu Beylikleri (1078-1117).


Başlangıçta bunların hepsi Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun birer üyesi idiler. Bunların ötesinde, Gazneli, Karahanlı ve Gurlu devletleri de Selçukluların egemenliğini tanımışlardı. Türk İmparatorluğu’nun sınırı doğuda Çin’e, güneyde Hindistan’a, kuzeyde Sibirya’ya, batıda Kafkasya, Ege, Marmara, Akdeniz ve Kızıldeniz’e ulaşıyordu.


Selçukluların yönetiminde Türklerin batıya yayılması ve Müslümanlığın Hıristiyanlar arasında yaygınlaşması Avrupa devletlerinin doğuya Haçlı seferleri düzenlemelerine yol açtı. Haçlılar Türkleri batı ve kuzey Anadolu’dan geri sürdüler. Kutalmış Oğlu Süleyman Bey’in 1081’de kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti’nin başkenti İznik, 1. Kılıç Arslan (1092-1107) zamanında, 1097 Doryleion Savaşı’ndan sonra terkedildi ve Anadolu’nun ortasında Konya kenti başkent seçildi.


Sultan Sencer’in ölümüyle Büyük Selçuklu Devleti sona erdi. Büyük Türk Hakanlığı tacı, Anadolu Şelçuklu Sultanı 2. Kılıç Arslan’a geçti. O ve ondan sonra gelen sultanlar zamanında, 13. yüzyılın ortasına kadar Anadolu Selçuklu Devleti güçlü bir devlet olarak yaşadı. Anadolu Selçuklu Devleti’nin başında Selçuk’un oğlu Arslan’ın soyundan bir sultan bulunurdu.


Devlet ailenin ortak malı sayılır, ailenin en güçlü prensi sultan olur, diğer prensler de melik adıyla eyaletleri ve illeri yönetirlerdi. Bunlar sultanın egemenliğini tanımak zorunda idiler. Devletin birliği ve güçlülüğü sultanın yeteneğine ve başarısına bağlı idi. Anadolu Selçuklu Devleti, 1243’te Kösedağ Savaşı’nda Moğol Ordusu’na yenildikten sonra uzun bir çöküntü dönemi yaşadı ve 1308 yılında da yıkıldı. Ancak Anadolu Selçuklu Devleti tamamen yıkılmadan önce yerine Osmanlı Devleti’nin gemesiy1e sonuçlanan tarihi bir süreç başladı.


Selçuklular döneminde Türkler Müslüman dünyasında üstün bir rol oynadılar. Baş vezir Nizamülmülk’ün kurduğu düzen sayesinde medreselerin (üniversite) gelişmesini sağladılar, Sünniliğin savunucusu oldular. Ne var ki resmi dil olarak Türkçeyi değil Farsçayı kullanmaları yüzünden dil ve edebiyatta Türkçenin gelişmesine hiç bir katkıda bulunmadılar. Selçuklu döneminde dil ve edebiyat eserleri sürekli Farsça ya da Arapça yazıldı. Buna karşılık Selçuklular mimaride üstün bir yetenek gösterdiler. İran’da başladıkları sanat eserleri yapımını (İsfahan’da Büyük Cami, Kazvin Camideki çinili süslemeler, vb.) Anadolu’da sürdürdüler.


Bir ölçüde doğu sanat geleneği ile Bizans etkisinden de yararlanarak özgün mimari eserleri yarattılar. Büyük hanlar ve kervansaraylar (Konya-Kayseri-Sivas l229-1236), kabartma süslerle bezenmiş kemerli büyük kapılarla girilen camiler ve medreseler (Konya, Sivas, Erzurum), çinilerle süslü ve bazısı ikili minareler (Sivas’ta Çifte Minare, Erzurum’da Çifte Minare) ve Konya'daki çeşitli sanat eserleri (cami, kümbet, medrese, saray) bunlar arasındadır. Selçuklu mimarisi yapılarının sağlamlığı, inceliği, tuğla işçiliği, geometrik desenli çini işleri ile günümüzde de hayranlık uyandıracak üstün nitelikler taşımaktadır. Selçuklular yalnız mimaride değil halı ve çeşitli dokuma sanatında da özgün eserler yarattılar.