Saat nedir ne işe yarar ne zaman bulundu? gelişimi hakkında bilgi

SAAT günün yirmi dörtte birine eşit zaman birimi ve bunu göstermeye yarayan aygıt. Zaman olarak bir saat 60 dakika ya da 3600 saniyeye bölünmüştür. 24 saat Dünya’nın kendi ekseni üstünde tam bir dönüş yapması için geçen süredir. Bu süreleri ölçen aygıtlar, yani her evde veya herkesin kolunda ya da bir takım yapılarda görülen irili ufaklı saatler eskiden yoktu.

İlk makineli saatler 10. yüzyılın eseridir. Ondan önce insanlar binlerce yıl su ve kum saatleri kullanmışlardır. Eski Çin’de ve Mısır’da bilinen su saati, altında küçük bir deliği bulunan su dolu bir kaptan ibaretti. Damla damla akan suyun boşalma süresine göre, kapta eksilen suyun düzeyini gösteren ve böylece vakti belirleyen çigi1er bulunurdu. Kum saati de bunun gibi bir şeydi, yalnız bunda su yerine kum kullanıyordu. 10. yüzyılda icat edilen makineli saatler yüzyıllar içinde gelişerek mükemmelleşti. 13. yüzyılda dişlilerle işleyen kule saatleri, 16. yüzyılda ilk cep saatleri, 18. yüzyılda sarkaçlı saatler ortaya çıktı. Günümüzde bunlara elektrik ve atom saatleri eklendi.


Mekanik bir saatte üç bölüm vardır: 1- Motor; 2- tabla; 3- maşa ya da eşapman. Motor saate hareketi veren bölümdür; kule saatlerinde, bir silindire saat kurulurken sarılan bir zincirin ya da sicimin ucuna bağlanan bir ağırlıktan ibarettir. Evlerdeki duvar ya da masa saatlerinde, kol saatlerinde, kronometrelerde motor görevini ince ve uzun çelik bir yay (zemberek) sağlar.


Kurulan yay gevşerken saati çalıştırır. Tabla sarkacın ya da yayın sağladığı hareketi düzgün harekete çeviren mekanizmadır. Motorla tablayı birleştiren ve birinin hareketini diğerine aktaran bölümde maşa ya da eşapmandır. Elektrikli saatlerin mekanik olanlarında motor gücü pille sağlanır. Elektronik saatlerde ise bir pile bağlı elektrik devreleri işe karışır, zamanın tüm bölümlerini (ay, gün, saat, dakika, saniye, hatta salise) gösterir.


Dünyanın her yerinde zamanı belirleyen saat aynı değildir. Çünkü Dünya sürekli olarak dönmekte, bazı yerde güneş doğarken, bazı yerde batmaktadır. Ancak aynı meridyen üzerinde bulunan yerlerde güneş, aynı anda gökyüzünde aynı yerdedir. Güneşin öğle üzeri en yüksek noktada bulunduğu an günün yarısı demektir, bu sırada saatlerin 12’yi göstermesi gerekir. Ancak günün yarısına (öğle) doğudaki meridyenler üzerinde daha erken, batıdakilerde daha geç erişilir. Ne var ki ulaştırma ve haberleşme zorunlukları, çalışma düzeni her ülkede saatlerin, tek olmasını yani aynı ayarda tutulmasını gerektirir. Bu nedenle yer yüzü 15’er boylam derecelik 24 dilime bölünmüştür. Her dilimde saatler, tam ortadan geçen meridyenin saatini gösterir. Örneğin Türkiye 26’ıncı meridyen ile 45’inci meridyen arasında kalan dilimdedir ve saat dilimi olarak 30’uncu doğu meridyen saatini kullanmaktadır.


Türkiye’nin doğu bölümü, Doğu Avrupa saat dilimi denen bu dilimin ötesinde kalır ancak ülkede zaman birliğini sağlamak bakımından tümünde bu saat uygulanır. Rusya ve Amerika gibi büyük ülkelerde ise tek saat uygulama olanağı yoktur.