Radyoaktivite nedir nasıl oluşur ne zaman bulundu kim keşfetti? hakkında bilgi

RADYOAKTİVİTE bir maddenin, daha doğrusu bir elementin elektromanyetik ışınlar ya da tanecikler yayması ve bu yoldan parçalanması. İki türlü radyoaktivite vardır: Doğada rastlanan doğal radyoaktiviteyi 1896’da Fransız bilginleri Henri Becquerel, Pierre ve Marie Curie buldular. Yapay radyoaktiviteyi de 1934’te İrene ve Frederic Joliot-Curie ortaya çıkardılar.

Radyoaktivite bazı elementlerin atom çekirdeklerinin kendiliğinden karmaşık birtakım ışın yayma niteliğidir: Işınan çekirdekler, sonunda bir daha değişmeyecek kararlı bir elementin çekirdeği haline dönüşürler. Radyoaktivite alfa (α), beta (ss), gamma (γ) adlarıyla anılan üç


türlü ışınımla belirlenir. Bu ışınımlar farklı olmakla birlikte ortak özellikler de taşırlar. Alfa ışınları helyum çekirdekleridir. Beta ışınları, negaton denen negatif elektronlarla poziton denen pozitif elektronlardan oluşur. Gamma ışınlarıysa X ışınları da denen çok şiddetli elektromanyetik dalgalardan ibarettir. Radyoaktiviteyi duyularımızla algılayamayız. Bu yüzden, radyoaktivite insanlar için gizemli bir şeydir; insan radyoaktiviteyi ancak derisindeki yanıklarla ya da fotoğraf filmlerinde bıraktığı izlerle anlar. Radyoaktiviteyi araştırmak ve ölçmek için bazı özel aygıtlar kullanılır: Soğurulan dozu ölçebilen dozimetreler ve bir andaki dozun şiddetini ölçebilen debimetreler.


Radyoaktif ışınların biyolojik etkisi anında görülmez. Etkilenme ile etki belirtisi arasında bir ölü zaman vardır. Bu ışınlar organizmada somatik ya da genetik yönden bazı biyolojik etkiler yaratabilir. Radyoaktivite zamanla azalır. Bu azalma olgusu radyoaktivitenin temel kanunudur. Bu azalma, her radyoaktif cisim için bir periyot ile belirlenir ki, radyoaktivitenin yarı indiğini gösterir. İnsanoğlu sürekli olarak doğal bir radyoaktivite ortamı içinde yaşar. Bu doğal radyoaktivite, zamana ve yere bağlı olmak üzere başlıca dört çeşittir: Çok yüksek enerjili fotonlardan ve çeşitli taneciklerden oluşan kozmik ışınlar; insan vücudunda bulunan radyoaktif cisimler (potasyum 40, radyum ve türevleri, karbon 14); yeryüzünde atom bombalarının patlaması sonucunda doğaya saçılan artıkları son olarak da atmosferde ve toprakta bulunan radyoaktif maddeler.


Bütün bu etmenlerin bir yıllık ortalama birikimi 0,1-0,2 rem (ışınım birimi) dolayındadır. Radyoaktiviteden korunmak için üç etmenden yararlanılabilir: Zaman, uzaklık (belli bir süre içinde alınan radyoaktivite miktarı ışınım kaynağına olan uzaklığın karesiyle ters orantılıdır) ve engeller (bir yaprak kağıt alfa ışınlarını bir yaprak alüminyum beta ışınlarını durdurur, ancak gamma ışınlarının tümünü bir beton duvar bile durduramaz).


Yapay radyoaktivite ile radyoizotop da denen radyoaktif elementler ortaya çıkar. Bunlar gerek yapıları, yani periyot ve enerjileri, gerek kütleleri bakımından bazı farklılıklar gösterirler. Zehirlilikleri bakımından ise üçe ayrılırlar. Birinci grupta radyum 226 gibi çok yüksek derecede radyotoksik elementler bulunur. İlk radyoaktif elementler 1942’de Birleşik Amerika’da üretilmiştir.


Radyoaktif elementler: Radyoaktif kılınmak istenen elementin atom çekirdekleri bir nükleer reaktörde nötron akımıyla bombardıman edilerek (kobalt 60, altın 198, kükürt 32, vb.); Uzun periyotlu radyoaktif elementler fisyon sonucunda (strontiyum 90, sezyum 137, vb.); Tıpta kullanılan radyoaktif elementler, “radyoelement üreticisi” ya da “izotop ineği” denen özel aygıtlarla elde edilir.


Radyoiztopların birçok uygulama alanı vardır. Sanayide çok girişkin olan gamma ışınları çelik levhaların kalınlığını, alfa ışınları kağıt ya da plastik levhaların kalınlıklarını ölçmekte kullanılır. Kapalı ve içi görünmeyen bir kaptaki sıvının düzeyi de bunlarla ölçülebilir. Tıpta bazı hastalıklara tanı koymakta (tiroit muayenesi için iyot 131 izotopu) ve bazı kanserli urların tedavisinde (kobalt 60 ya da sezyum 137 bombaları) kullanılır. Tarımda bazı sorunları çözmeye (fotosentez olayının incelenmesi) ya da bitki türlerini ıslaha yarar. Bazı araştırma alanlarında bir olayı izlemek ya da fosil kalıntıların yaşını ölçmek için kullanılır.