PERU Güney Amerika’da Büyük Okyanus kıyısında devlet. Yüzölçümü 1.285.216 km2, nüfusu 31,99 milyon, başkenti Lima. Peru topraklarında başlıca üç doğal oluşum göze çarpar: Batıda And Dağları’nın yüksek batı sırası, doğuda Doğu And Sıradağları ve bu ikisinin arasında 4.000 m yüksekliğinde bir yayla olan Puna Bölgesi. Yüksek Andlarla kıyı arasında dar bir kıyı çölü yer alır (burada kıyıda bulunan başkent Lima’da yıllık yağış ancak 23 mm’yi bulur). iklim tropikal kuru tiptedir, yalnız yükseklere çıkıldıkça ılımanlaşır. Doğal bitki örtüsü bozkır tipindedir, bazı yerlerde ağaçlıklar da görülür. Ancak kuzeydoğudaki Amazon Bölgesi sık ormanlarla kaplı geniş bir ova görünümündedir.
Halkın çoğunluğu Kızılderili (yüzde 46) ve melezdir (yüzde 38). Beyazların oranı yüzde 15’i bulur. Ülkenin yüzölçümüne göre nüfus yoğunluğu azdır (km2 başına 13 kişi). Nüfusun büyük bir bölümü And Dağları ortasındaki yüksek yaylalar bölgesinde ve kıyıdaki bazı yerleşim merkezlerinde toplanmıştır. Sık ormanlı Amazon Bölgesi’nde çok seyrek olarak bazı yerli kabileler barınır.
Doğum oranındaki yükseklik nedeniyle ülkede hızlı bir nüfus artışı (yılda yüzde 3) vardır. Nüfus artışına paralel olarak kırsal kesimden kentlere büyük ölçüde göç vardır. Ülke nüfusunun dörtte biri başkent Lima’da yaşar. Diğer büyük kentler de kıyıdadır (Arequtpa, Callao, Chimbote). Hızlı kentleşme nedeniyle büyük kentlerin çevresi gecekondularla doludur.
Peru’da çalışan nüfusun yarısı tarım kesimindedir. And Dağları Bölgesi’nde öteden beri olduğu gibi yiyecek ürünler (mısır, patates, vb.) yetiştirilir, ancak ülke çok yüksek olduğundan verim düşüktür. Buna karşılık hayvancılık oldukça yaygındır. Kıyı kesiminde, sulanabilen yerlerde ihracata dönük olarak tarım işletmelerinde pamuk, şekerkamışı, pirinç ve turunçgiller yetiştirilir.
Peru yıllık su ürünlerinin önemli bir bölümünü de dışarıya satar. Ülkenin Büyük Okyanus’ta önemli ölçüde avlanma potansiyeli vardır. Ülke oldukça çeşitli ve zengin yeraltı kaynaklarına sahiptir: Altın, gümüş, bakır, çinko, kurşun, demir, petrol ve doğal gaz. Kıyılarda doğal bir gübre olarak guano (kuş gübresi) elde edilir. Fakat bu maddelerin hemen hemen hepsi işlenmeden ham olarak Lima ve Callao limanlarından dışarıya gönderilir. Sanayi gelişmemiştir. Yalnız bazı besin ve tekstil fabrikaları ile Chimbote’de bir demir-çelik fabrikası vardır. Sanayinin ulusal gelir içindeki payı ancak yüzde lO’dur.
Tarihi: İspanyol işgalinden önce Peru, kuzeyde Ekvador’dan güneyde Şili’nin ortalarına kadar uzanan büyük İnka İmparatorluğunun merkezi durumundaydı. İspanyolların gelişinden kısa bir süre önce bir iç savaş geçirmiş olan İnkalar ülkesi 1532’de Francisco Pizarro yönetimindeki İspanyol istilacılarının eline düştü. Perulu Kızılderililer köle durumuna getirildiler, ancak büyük bir bölümü direnerek bundan kurtulmayı başardı. İspanyol sömürge yönetimi 1824’te, Jose de San Martin ve Simon Bolivar’ın yönetimindeki devrimci kuvvetlerce sona erdirildi.
Orta Amerika’da Panama Kanalı’nın açılışı ve 1. Dünya Savaşı’nın patlaması Peru tarihinde yeni ve önemli bir dönüm noktası oldu. Bir yandan ülkede ABD’nin nüfuzu artmaya başladı, öte yandan savaş ulusal üretimin ve fiyatların hızla artmasına yol açtı. Tarım ve maden spekülasyonları büyük boyutlara ulaştı. Savaştan sonra diktatör Cumhurbaşkanı Bernardino Leguia halkçı ulusal bir rejim kurdu, orta sınıfı güçlendirdi, “yerlilik” zihniyetini teşvik etti ve ülkeyi 1930’a kadar yönetti. O sırada ortaya çıkan dünya ekonomik bunalımı Peru’yu etkiledi. Bu da devrimci hareketlerin doğuşuna yol açtı.
İç çalkantılar yoğunlaştı, 1960’larda doğan gerilla hareketi ordu tarafından bastırıldı ve askeri bir cunta yönetime el koydu (1968). Cunta sosyalist tipte bir rejim kurdu (toprak reformu, doğal kaynakların ve ekonominin başlıca sektörlerinin devletleştirilmesi, yabancı kuruluşların kamulaştırılması, işçilerin desteğinin sağlanması).
Aşırı sağ ve soldan gelen muhalefet üzerine askerler siyasi partileri kapattılar, basını “sosyalleştirerek” bütün iletişim araçlarını devlet denetimine aldılar. Ekonomik durumun bozulması üzerine rejimin sıkılaştırılması, yeni darbe girişimlerine ve iki kez genel greve yol açtı. Başkan General Morales Bermudez 1978’de bir kurucu meclis toplayarak sivil yönetime geçileceğini ilan etti. Yeni anayasa 1979’da yapıldı ve 1980’de yapılan seçimlerle yönetim sivillere devredildi, 1968 darbesiyle devrilen eski cumhurbaşkanı Fernando Belaunde Terry yeniden cumhurbaşkanı seçildi.