Para nedir ne işe yarar toplumda işlevi önemi nedir? tarihi ve zaman değeri hakkında bilgi

PARA devletçe bastırılan ve üzerinde değeri yazılı olan kağıttan ya da madenden ödeme aracı. Kağıt para kullanımı yakın tarihte ortaya çıkmıştır, ancak madeni para eskiçağdan beri kullanılır. Çok eskiden madeni para da yoktu, insanlar alışveriş için araç olarak, ürettikleri bazı malları (post, tuz, pirinç) ya da değerli saydıkları bazı önemsiz nesneleri (kabuk, boncuk, vb.) kullanıyorlardı. Zamanla altın, gümüş, bakır gibi değerli madenler öteki nesnelerin yerini aldı.

Çağdaş ekonomilerde üç türlü para görülür: 1) Altın, gümüş ve benzeri madenlerden yapılan madeni para: 2) Kağıt para (banknot); 3) Yazılı para (çek, mevduat senedi, vb.).


Paranın toplumda başlıca dört işlevi vardır:


1) Doğrudan doğruya bir mal alabilmenin tek aracıdır.


2) Herkesçe kabul edilen tartışmasız tek ödeme aracıdır.


3) Değer biriktirme ve saklama aracıdır.


4) Bütün değerlerin ölçüsüdür. Yalnız ulus çapında değil, uluslararası alışverişlerde de belli kurallara bağlı olarak kullanılır.


19. yüzyılda, özellikle Sanayi Devrimi başladıktan, sonra, uluslararası bir paranın bulunmaması büyük zorluklar doğurdu. Devletler arasında alışverişin önem kazanması İngiliz lirası “sterlin”i uluslararası ödemelerde tek araç haline getirdi.


1. Dünya Savaşı öncesine kadar uluslararası ticaretin 100’de 85’i sterlinle yapılıyordu. Cenevre Konferansı (1922) uluslara, altın kullanımında ekonomi yapabilmeleri için döviz değişimi olanağı tanıdı. Böylece eski altın paranın yerini gold exchange standard (altına çevrilebilir para) aldı. Böylece ilerde uygulanabilecek uluslararası para sisteminin bazı ilkeleri saptanmış oldu.


İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası ticarette önce altına bağlı olarak dolar ve sterlin esas alındı. Böylece doların “altın kadar değerli” olduğu dönem başladı. Ancak 1967-1971 arasında bu iki paranın altına çevrilebilirliği konusunda kuşkular arttı. Bu kuşku Amerika Birleşik Devletleri’nin 15 Ağustos 1971’de doların altına çevrilebilirliğini kaldırmasıyla sonuçlandı. Artık uluslararası alışverişte temel para dolar olduğundan bütün dünyada enflasyon eğilimi buna bağlı olarak ivme kazandı. 1975 yılında ortaya çıkan dünya ekonomik bunalımında bunun da önemli payı vardır.


Kuşkusuz 2. Dünya Savaşı’ndan sonraki dönemde Amerikan doları bütün öbür paralara göre üstün bir durumdaydı. Ancak artık Birleşik Amerika dış ticaret açığını altınla değil dolarla ödüyordu ve özellikle Güneydoğu Asya’da giriştiği askeri müdahalelerden sonra bu açık gittikçe artıyordu. Doların bu durumu serbest ekonomi dünyasında yer yer korkunç enflasyonlara yol açtı. Birleşik Amerika’nın iki kez doları devalüe etmesi de (1971 ve 1973) bunu etkiledi.


Uluslararası para sisteminin bir başka zayıf noktası da paralar arasında sabit bir paritenin bulunmamasıdır. Bu nedenle sunu ve istemin belirlediği esnek bir kur sistemi uygulanmaktadır. Ve zaman zaman merkez bankalarının müdahaleleriyle denge sağlanmaya çalışılmaktadır. Ülkelerin merkez bankalarında bunun için altın ve dövizden, daha doğrusu dolardan oluşan rezervler bulunmaktadır, doğrusunu söylemek gerekirse bunun kaynağı da ülkelerin ABD’ye ihraç ettikleri satışlardan doğmaktadır.