ORTA OYUNU geleneksel Türk tiyatrosunda, dört yanı seyircilerle çevrili bir alana, herhangi bir yazılı metne bağlı kalınmadan oynanan güldürü türündeki oyun. Temeli diyalog (iki kişinin karşılıklı konuşması) olan bir halk oyunudur; üç beş kişinin sahnede toplanması yalnız düğüm noktalarında olur.
Orta oyunu halkın ortasında açık bir alanda metinsiz, süflörsüz, ezbersiz oynandığı için, tam anlamıyla bir “tuluat” oyunudur. Yazarı ya da yönetmeni yoktur. Oyuncular, rollerini tam bir serbestlik içinde oynarlar. Hemen hemen tümüyle söze dayanan ve soyut bir nitelik taşıyan konular, ustadan çırağa geçe geçe zenginleşip değişir.
Bu oyunlarda söz sanatlarından nükte ve cinasa oldukça çok yer verilir. Orta oyunu ile Karagöz arasında sıkı bağlar vardır; fakat bu oyun türü, Karagöz ve Meddahlık kadar eski değildir. Ortaoyununda yer alan başlıca kişiler (tipler) şunlardır: Pişekar (oyunu başlatıp bitirir, cinasçılık yapar); Kavuklu (oyunun baş komiğidir, tekerlemecilik yapar); Çelebi (zengin, mirasyedi, züppe vb. simgeler); Zenne (kadın kılığına girmiş bir erkek: eş, kapatma ya da ortamalı bir kadını simgeler).
Öteki tipler ise çoğunlukla Arap, Acem, Arnavut, Yahudi, Rum, Sarhoş, Efe, vb. gibi günlük yaşama uygun tiplerdir. Günümüzde Ortaoyunu tarihe mal olmuş ve bu oyunda kullanılan zengin halk nükteleri tümüyle unutulmuştur. Ortaoyununda ün yapan başlıca sanatçılar: Sepetçi Ali Rıza, Asım Baba, Attar Şükrü Efendi, Kavuklu Hamdi, Naşit, İsmail Dümbüllü vb.