OĞUZLAR Anadolu, Azerbaycan, İran, Irak ve Türkmenistan Türklerinin ataları olan bir Türk kavmi. Eldeki kaynaklara göre Oğuzlar 6. yüzyıldan başlayarak, Çin’den Karadeniz kıyılarına kadar yayılmış bulunan çeşitli boyları ve halkları göçebe bir devlet halinde birleştirmeyi başarmışlardır. Oğuz adına ilk kez Yenisey yazıtlarında rastlanır.
Oğuzlar, bu yazıtların yazıldığı dönemde (6.- 7. yüzyıl), Göktürk Devleti’nin kuzeyinde Barlık Irmağı kıyılarında altı boy halinde yaşıyorlardı. Bu bölgede Oğuzlara ilişkin birçok yazıt bulunmuştur. Bu yazıtlara göre Oğuzlar, Göktürk Devleti’nin dayandığı en güçlü topluluktu.
Göktürk Devleti’nin yeniden kurulduğu (Kutluk Devleti) sırada, dokuz boy halinde Selenga Irmağı kıyılarında oturan ve başlarında Baz Kağan bulunan Oğuzlar, Göktürklerin egemenliği altına girmek istemediler. Bu devletle uzun yıllar savaştılar; ancak hükümdarlarının savaşta ölmesi üzerine Göktürklerin egemenliğini kabul etmek zorunda kaldılar. Bir süre sonra Dokuz-Tatarlarla birleşerek ayaklandılar; yapılan savaşlarda hem Göktürkler, hem de Oğuzlar zayıf düştüler.
Göktürk Devleti’nin yıkılmasından sonra Uygurların yönetimi altına giren Oğuzlar, onlara her yönden destek oldular; Uygurlarla birlikte Basmıllara ve Karluklara karşı savaşmalarının yanı sıra zaman zaman Uygurlara karşı da ayaklandılar. Uygur Devleti’nin yıkılmasından sonra batıya doğru göç ederek, Seyhun Irmağı boylarına ve Aral ile Hazar gölleri arasındaki ülkelere yerleştiler.
En önemli merkezleri, kışlık ordugahları olan Yenikent idi. Oğuzların bir bölümü göçebelikle geçiniyor; bir bölümü de kasabalarda, kentlerde oturarak tarım ve ticaret işleriyle uğraşıyordu. Ayrıca, Oğuzlar, zaman zaman komşu ülkelere akınlar yapıyorlardı; kendileri için daha elverişli yerler bulunca oralarda kalıyorlardı.
Zamanla, bağımsız göçebe bir devlet kuran Oğuzlar, Yenikent’i kendilerine başkent edindiler. Hükümdarlarına “Yabgu” diyorlardı. Oğuzlar ata binmesini ve silah kullanmasını çok iyi bilen, savaşçı bir kavimdi. Peçenekler, Hazarlar, Karluklar ve Kıpçaklarla savaştılar. Oğuzların boy beyleri de birbirleriyle geçinemediklerinden aralarında sık sık çarpışmalar olurdu.
Oğuz Devleti’nin ne zaman ve nasıl yıkıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, 11. yüzyılda yıkıldığı sanılmaktadır. Oğuzların bir bölümü, Kıpçakların baskısıyla yurtlarından ayrılarak Tuna boylarına, oradan da Balkanlara indiler; Makedonya’ya ve Trakya’ya akınlar yaptılar. Bir bölümü de Moğol baskısıyla, Türkmen adıyla gruplar halinde Anadolu’ya gelerek burada yurt tuttular; bu geliş yaklaşık olarak iki yüz yıl sürdü. Oğuzlar Anadolu’ya gelirken genellikle Müslümandılar ve bütün geleneklerini göreneklerini de birlikte getirdiler. Bugünkü Anadolu’dan başka Azerbaycan, İran, Irak ve Suriye Türkleri ile Türkmenistan ve Afganistan Türkmenleri bu Oğuzların soyundan gelir.
Oğuzlarla ilgili çeşitli kahramanlık destanları ortaya çıkmış ve değişik bölgelerdeki geniş halk kitleleri arasında (özellikle Orta Asya, İran ve Anadolu’da) yayılarak, yüzyıllar boyunca günümüze kadar söylenegelmiştir. Daha sonra yazılı dile de geçirilmiş olan bu destanların en ünlüsü, Oğuzların Seyhun Irmağı kıyılarındaki kahramanlıklarını (10. ve 11. yüzyıllar) anlatan ”Oğuzname”dir. (Oğuz Destanı).