Mesnevi nedir özellikleri nelerdir kaça ayrılır nasıl yazılır nerede ortaya çıkmıştır ilk mesnevi kime aittir?

MESNEVİ her beytinin dizeleri kendi aralarında uyaklı olan nazım türü. Beyit sayısı en az on iki olan mesnevi, çeşitli uzunlukta olabilir. Mesnevide uyak sıkıntısı olmadığı için, çoğunlukla öykü ya da öğretici nitelikte olan uzun konuların anlatımında kullanılır. Anlam genellikle beyitte tamamlanır. Uyak örgüsü “aa bb cc dd ...“biçimindedir.


Mesneviler, konularına göre üç bölüme ayrılabilir. Destansı mesneviler (Firdevsi’nin Şehname’si ve benzerleri); öğretici mesneviler (Nabi’nin Hayriye’si vb.); dini ve tasavvufi mesneviler (Mevlana’nın Mesnevi’si, Fuzuli’nin Leyla ile Mecnun’u vb.). Ayrıca padişahların savaşlarını, kentleri anlatan eserler ve bazı yergiler de mesnevi biçiminde yazılmıştır.

Mesnevi, İran edebiyatında ortaya çıkmış bir nazım türüdür. İran edebiyatından Arap ve Türk edebiyatlarına geçmiştir. Türk edebiyatında ilk mesnevi, Yusuf Has Hacib’in Kutadgu Bilig (Kutlu Olma Bilgisi) adlı eseridir.

Osmanlı edebiyatında mesnevi türünde başarılı eserler veren başlıca ozanlar şunlardır: 13. yüzyılda Şeyyad Hamza (Yusuf ile Züleyha), Mevlana (Mesnevi), Yunus Emre (Vesilet-ün-Necat); 14. yüzyılda Aşık Paşa (Garipname), Ahmedi (İskendername), Hoca Mesut (Süheyl ü Nevbahar); 15. yüzyılda Süleyman Çelebi (Vesilet-ün Nebi, mevlit), Şeyhi (Hüsrev ü Şirin), Ali Şir Nevai (Sedd-i İskender); 16. yüzyılda Fuzuli (Leyla ile Mecnun); 17. yüzyılda Nabi (Surname); 18. yüzyılda Şeyh Galip (Hüsn ü Aşk).

Batı uygarlığının etkisinde gelişen yeni Türk Edebiyatı döneminde bu nazım türü genel olarak kullanılmamıştır.