MELODRAM çağdaş tiyatroda, hareketli ve duygusal olaylar üstüne kurulmuş, sürekli olarak dokunaklı etkilerden yararlanan oyun türü. Bir halk tiyatrosu türüdür; 18. yüzyılın sonunda ortaya çıktı. Devrimci tiyatro oyunları ile panayır tiyatroları geleneğini sürdüren bu türde trajedi, burjuva dramı, acıklı ya da güldürücü komedi ve pandomima gibi bütün türler iç içedir.
Oyun içinde abartmalı dramatik etki olanakları (cinayetler, korkunç tuzaklar, ürkütücü dekorlar vb.) yardımıyla duygusal, hareketli ve hüzünlendirici bir olaylar dizisi gelişir. Oyun kahramanları kalıplaşmış tiplerdir: İnsafsız adam, güç durumdaki genç kız, yiğit kahraman, soytarı, cadı vb.
Melodram, bütün 19. yüzyıl boyunca, özellikle Paris’in bulvar tiyatrolarında büyük bir ilgi gördü. Usta oyuncular ve yazarlar melodramın gelişmesine katkıda bulundular. Sanat açısından değeri olmayan bu tür, üç birlik kuralını yıkması, türleri birleştirmesi, olay ve tarihsel konu zevkini geliştirmesi bakımından romantik drama öncülük etti; modern tiyatroyu ve sinema sanatını da etkiledi.
Batılı tiyatro geleneğinin Türkiye’ye yerleşmeye başlamasıyla (1890), bu çeşit oyunlar, bizim sahnelerimizde de görülmeye başlandı. Türk melodramları genellikle fransızca eserlerden uyarlanıyor, bazıları da taklit yoluyla yazılıyordu. Tuluat kumpanyaları ve Mınakyan Dram Tiyatrosu bu çeşit oyunlara büyük ilgi gösterdi. Zamanla Türk tiyatrosunun önemli öğeleri olan “komik-i şehir”ler de melodram türünün ilkelerini benimsediler. Devlet Tiyatrosu’nun kurulması (1949) ve özel tiyatroların sanat değeri olan yapıtlara yer vermesiyle, bu tür zamanla ortadan kalktı.
Oyun içinde abartmalı dramatik etki olanakları (cinayetler, korkunç tuzaklar, ürkütücü dekorlar vb.) yardımıyla duygusal, hareketli ve hüzünlendirici bir olaylar dizisi gelişir. Oyun kahramanları kalıplaşmış tiplerdir: İnsafsız adam, güç durumdaki genç kız, yiğit kahraman, soytarı, cadı vb.
Melodram, bütün 19. yüzyıl boyunca, özellikle Paris’in bulvar tiyatrolarında büyük bir ilgi gördü. Usta oyuncular ve yazarlar melodramın gelişmesine katkıda bulundular. Sanat açısından değeri olmayan bu tür, üç birlik kuralını yıkması, türleri birleştirmesi, olay ve tarihsel konu zevkini geliştirmesi bakımından romantik drama öncülük etti; modern tiyatroyu ve sinema sanatını da etkiledi.
Batılı tiyatro geleneğinin Türkiye’ye yerleşmeye başlamasıyla (1890), bu çeşit oyunlar, bizim sahnelerimizde de görülmeye başlandı. Türk melodramları genellikle fransızca eserlerden uyarlanıyor, bazıları da taklit yoluyla yazılıyordu. Tuluat kumpanyaları ve Mınakyan Dram Tiyatrosu bu çeşit oyunlara büyük ilgi gösterdi. Zamanla Türk tiyatrosunun önemli öğeleri olan “komik-i şehir”ler de melodram türünün ilkelerini benimsediler. Devlet Tiyatrosu’nun kurulması (1949) ve özel tiyatroların sanat değeri olan yapıtlara yer vermesiyle, bu tür zamanla ortadan kalktı.