Fatih Sultan Mehmed Han kimdir kaç yaşında tahta çıktı öldü neler yaptı? İstanbul'un Fethi ve hayatı
FATİH SULTAN MEHMED (30 Mart 1432 Edirne-3 Mayıs 1481 Hünkar Çayırı) padişah. Babası 2. Murad’ın kendi isteğiyle tahttan çekilmesi üzerine 2. Mehmed, daha on iki yaşındayken padişah oldu (1444). Padişahın çocuk olmasından yararlanmak isteyen Haçlılar, Edirne-Segedin Antlaşması’nı bozarak Varna’ya doğru ilerlemeye başladılar. Bunun üzerine 2. Murad, ordunun başına geçti ve Varna Savaşı’nda Haçlıları yendi (1444). 2. Mehmed’in babası ile birlikte yürüttüğü hükümdarlığı 1446’ya kadar sürdü; bu durum, yeniçerilerin ve bazı devlet adamlarının tepkilerine yolaçtığı için 2. Murad yeniden hükümdar oldu. 2. Mehmed, ancak 145l’de babasının ölümü üzerine yeniden padişah olabildi. Bizanslılar, Avrupa devletleri ve Karamanoğulları, padişahın değişmiş olmasından yeni umutlara kapıldılar; Osmanlılara karşı düşmanca davranışlarda bulunmaya başladılar. 2. Mehmed, anlaşma yoluyla bu güç durumu atlatmaya çalıştı. Onun, İstanbul’u ele geçirme planlarını bu dönemde oluşturduğu sanılmaktadır.
2. Mehmed, Karamanoğulları ile anlaştıktan ve bir dizi mali, askeri düzenleme yaptıktan sonra, bütün gücüyle Bizans’a yöneldi. Önce Anadoluhisarı’nın tam karşısına Rumelihisarı yaptırılarak (1452), Bizans’ın Karadeniz’den yardım alması önlendi; sonra, kuşatmada kullanılacak çok ağır topların dökümüne başlandı. Karadeniz kıyılarındaki kaleler alınmış ve donanma Gelibolu’dan yola çıkarak Marmara’ya ulaşmıştı. İstanbul’un kuşatması 23 Mart 1453 günü başladı; 80 bin kişiyi bulan Osmanlı Ordusu, kentin çevresinde mevzilendi. Haliç’in ağzı zincirlerle kapatıldığından, Osmanlı Donanması Haliç’e giremiyordu; bu da İstanbul’un alınmasını zorlaştırıyordu. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed, Kasımpaşa sırtlarına kızaklar döşetti ve yetmiş kadar gemi bu kızaklarda kaydırılarak Haliç’e indirildi. Teslim çağrısını Bizans kabul etmediği için, saldırı daha önce başlamış ve yapılan top ateşleriyle surlarda büyük gedikler açılmıştı.
29 Mayıs 1453 günü büyük bir saldırıya geçildi ve elli dokuz günlük bir kuşatmadan sonra Osmanlı Ordusu İstanbul’a girdi; böylece Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihe karışmış olmasının yanı sıra ortaçağ bitip yeniçağ başlamış oluyordu. Bu olaydan sonra Fatih sanını alan 2. Mehmed Topkapı’dan kente girerek Ayasofya’ya geldi; orada toplanmış olan Bizanslılara hitaben uzun bir konuşma yaparak, onların mal, can ve inanç bakımından güvence içinde olacaklarını açıkladı.
Fatih Sultan Mehmed’in Osmanlı tarihindeki yeri, bu büyük olayın yanı sıra, üç önemli başarısından kaynaklanır: 1. Anadolu birliğini gerçekleştirmesi; 2. Avrupa’da yeni toprakların ele geçirilmesi; 3. İmparatorluğun yasal ve ekonomik açıdan kurumlaşmasında büyük adımlar atılması.
Öncelikle Anadolu birliğini sağlamayı amaçlayan Fatih 1461’de Karadeniz kıyılarına yönelerek Amasra ve Sinop'u ele geçirdi, Çandar Beyliği’ne son verdi. Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ve Karaman Beyliği’ni ortadan kaldırdı. Akkoyunlu İmparatoru Uzun Hasan’ı 1473’te Otlukbeli Savaşı’nda yenerek Anadolu’nun doğu kesimini güvence altına aldı.
Batı’ya yönelik girişimleri sonunda Sırbistan’ı (1459), Mora’yı (1460) ve Bosna’yı (1464) fethetti; Kırım Hanlığı’nı (1475) ve İşkodra’yı (1479) ele geçirdi; bu arada Limni, Taşoz, Midilli ve Eğriboz adalarını Osmanlı topraklarına kattı.
Fatih’in 1453 ve 1475’te çıkardığı iki kanunname, Osmanlı yazılı hukuk ve ekonomi düzeninin, devlet kavramının ve yönetiminin temellerini oluşturmuştur. Birinci kanunname, daha önceki gelenekleri ve uygulama biçimlerini geliştirerek, ceza sistemini, toprak düzenini ve tımar uygulamasını, vergi sistemini ve çalışma koşullarını yazılı bir düzene bağlamaktaydı. İkinci Kanunname, devlet bürokrasinin yetkilerini düzenlemekte, Sultan’ı devletin tek ve tartışılmaz otoritesi olarak belirlemekteydi. Böylece bu kanunname, yerel güç odaklarının oluşumunu engelliyor, vakıflar ve özel mülkler üstünde de Sultan’a yetkiler tanıyordu. Fatih Sultan Mehmed’in bu kanunnameleriyle çerçevelenen ve Türk-İslam geleneklerine, çağın gereksinmelerine dayanan Osmanlı hukuk sistemi, devlet düzeninin yasal temelini oluşturdu ve yüzyıllarca bu işlevi sürdürdü.
Büyük bir devlet adamı olan Fatih Sultan Mehmed, güzel sanatlarla, felsefeyle, tarihle, kentçilikle de yakından ilgilenen bir padişahtı. Çağının birçok ünlü bilginlerini ve sanatçılarını izledi, onları korudu. Kültür ve ticaretin geliştirilmesi amacıyla, İstanbul’da medreseler, camiler ve çarşılar yaptırdı.
2. Mehmed, Karamanoğulları ile anlaştıktan ve bir dizi mali, askeri düzenleme yaptıktan sonra, bütün gücüyle Bizans’a yöneldi. Önce Anadoluhisarı’nın tam karşısına Rumelihisarı yaptırılarak (1452), Bizans’ın Karadeniz’den yardım alması önlendi; sonra, kuşatmada kullanılacak çok ağır topların dökümüne başlandı. Karadeniz kıyılarındaki kaleler alınmış ve donanma Gelibolu’dan yola çıkarak Marmara’ya ulaşmıştı. İstanbul’un kuşatması 23 Mart 1453 günü başladı; 80 bin kişiyi bulan Osmanlı Ordusu, kentin çevresinde mevzilendi. Haliç’in ağzı zincirlerle kapatıldığından, Osmanlı Donanması Haliç’e giremiyordu; bu da İstanbul’un alınmasını zorlaştırıyordu. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmed, Kasımpaşa sırtlarına kızaklar döşetti ve yetmiş kadar gemi bu kızaklarda kaydırılarak Haliç’e indirildi. Teslim çağrısını Bizans kabul etmediği için, saldırı daha önce başlamış ve yapılan top ateşleriyle surlarda büyük gedikler açılmıştı.
29 Mayıs 1453 günü büyük bir saldırıya geçildi ve elli dokuz günlük bir kuşatmadan sonra Osmanlı Ordusu İstanbul’a girdi; böylece Doğu Roma İmparatorluğu’nun tarihe karışmış olmasının yanı sıra ortaçağ bitip yeniçağ başlamış oluyordu. Bu olaydan sonra Fatih sanını alan 2. Mehmed Topkapı’dan kente girerek Ayasofya’ya geldi; orada toplanmış olan Bizanslılara hitaben uzun bir konuşma yaparak, onların mal, can ve inanç bakımından güvence içinde olacaklarını açıkladı.
Fatih Sultan Mehmed’in Osmanlı tarihindeki yeri, bu büyük olayın yanı sıra, üç önemli başarısından kaynaklanır: 1. Anadolu birliğini gerçekleştirmesi; 2. Avrupa’da yeni toprakların ele geçirilmesi; 3. İmparatorluğun yasal ve ekonomik açıdan kurumlaşmasında büyük adımlar atılması.
Öncelikle Anadolu birliğini sağlamayı amaçlayan Fatih 1461’de Karadeniz kıyılarına yönelerek Amasra ve Sinop'u ele geçirdi, Çandar Beyliği’ne son verdi. Trabzon Rum İmparatorluğu’nu ve Karaman Beyliği’ni ortadan kaldırdı. Akkoyunlu İmparatoru Uzun Hasan’ı 1473’te Otlukbeli Savaşı’nda yenerek Anadolu’nun doğu kesimini güvence altına aldı.
Batı’ya yönelik girişimleri sonunda Sırbistan’ı (1459), Mora’yı (1460) ve Bosna’yı (1464) fethetti; Kırım Hanlığı’nı (1475) ve İşkodra’yı (1479) ele geçirdi; bu arada Limni, Taşoz, Midilli ve Eğriboz adalarını Osmanlı topraklarına kattı.
Fatih’in 1453 ve 1475’te çıkardığı iki kanunname, Osmanlı yazılı hukuk ve ekonomi düzeninin, devlet kavramının ve yönetiminin temellerini oluşturmuştur. Birinci kanunname, daha önceki gelenekleri ve uygulama biçimlerini geliştirerek, ceza sistemini, toprak düzenini ve tımar uygulamasını, vergi sistemini ve çalışma koşullarını yazılı bir düzene bağlamaktaydı. İkinci Kanunname, devlet bürokrasinin yetkilerini düzenlemekte, Sultan’ı devletin tek ve tartışılmaz otoritesi olarak belirlemekteydi. Böylece bu kanunname, yerel güç odaklarının oluşumunu engelliyor, vakıflar ve özel mülkler üstünde de Sultan’a yetkiler tanıyordu. Fatih Sultan Mehmed’in bu kanunnameleriyle çerçevelenen ve Türk-İslam geleneklerine, çağın gereksinmelerine dayanan Osmanlı hukuk sistemi, devlet düzeninin yasal temelini oluşturdu ve yüzyıllarca bu işlevi sürdürdü.
Büyük bir devlet adamı olan Fatih Sultan Mehmed, güzel sanatlarla, felsefeyle, tarihle, kentçilikle de yakından ilgilenen bir padişahtı. Çağının birçok ünlü bilginlerini ve sanatçılarını izledi, onları korudu. Kültür ve ticaretin geliştirilmesi amacıyla, İstanbul’da medreseler, camiler ve çarşılar yaptırdı.