Mao Zedong (1893-1976) Çin devlet adamı ve marksist düşünür. Mao Çe-Tung (ya da Mao Dzı-Dung) köylü bir ailenin çocuğuydu. Küçük yaşta toprak işçisi olarak çalıştı. Daha sonra yüksek öğretmen okulunu bitirdi ve aynı okulda beş yıl ders verdi. Pekin Üniversitesi kitaplığında görev aldığı sırada, Çinli Marksistlerden Li Da-Djao ile tanıştı; onunla birlikte bir Marksizmi inceleme derneği kurdu (1918).
1 Temmuz 192l’de Şanghaydaki Çin Komünist Partisi Kurultayı’na üye olarak katıldı. Kuomintang ile işbirliği döneminde, Parti Merkez Komitesi’nde seçici üye oldu. Bir süre sonra, Çankayşek’in komünistlere karşı bir tavır takınması üzerine, Hunan’da köylü birlikleri kurdu ve toprak reformu uyguladı. Komünistler Kiangsi’de ağır bir bozguna uğrayınca, Mao, 1934-1935 yılları arasında, binlerce kilometrelik ünlü “Uzun Yürüyüş”ü gerçekleştirdi ve Komünist Partisi’nin yönetimini resmen eline aldı.
Japonlara karşı savaşmak için siyasal karşıtı Çankayşek’le işbirliği yaptı. Çünkü Japonlara karşı direnmede Çinlileri yalnız Çankayşek’in birleştirebileceğine inanıyordu. Mao, bu partiler arası uzlaşma (1937-1945) ve Japon Savaşı dönemi boyunca, komünistlerin çıkarlarını korudu; birliklerinin kurtardığı bölgelerde toprak reformunu gerçekleştirdi ve “Yeni Demokrasi” adlı kitabında açıkladığı ilkeleri uygulamaya başladı.
Japonların yenilmesinden sonra Çankayşek ile buluştu (1945), Kuomintang’ın güçsüzlüğünü gördü ve Sovyetler Birliğinin desteğine başvurmadan halk savaşını başlattı (1946-1949). Bu savaş komünistlerin zaferiyle sonuçlandı. 1 Ekim 1949’da Mao, Pekin’de Çin Halk Cumhuriyetini ilan etti ve Çin Halk Danışma Meclisi tarafından hükumet başkanlığına getirildi, yeni Anayasa ilan edilince de Cumhurbaşkanı oldu (1954).
Parti genel sekreterliğini de sürdüren Mao, Komünist Çin’de yapılan bütün dönüşümleri başlattı ve 1958 yılının sonunda, parti yönetimi tamamen kendinde kalmak koşuluyla, cumhurbaşkanlığından ayrıldı. 27 Nisan 1959’da Liu Şao-çi cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu tarihten sonra Mao sert eleştirilerle karşılaştı; bu eleştirileri yanıtlayarak kapitalizmin diriltilmesinden doğacak tehlikelerden söz etti.
Ona göre bu tehlike, özellikle ekonomik yaşamın toplumsallaştırılmasından sonra ortaya çıkan şiddetli sınıf kavgası döneminde, kitlelerin sosyalist ideolojiden uzaklaşmasından doğmaktaydı. Mao, bunun üzerine bir “sosyalist eğitim kampanyası” açtı. Bu kampanya hem halk arasında, hem de parti kadrolarında birçok engelle karşılaştı; partinin normal çalışmaları askıda kaldı; Merkez komitesi resmi olarak toplantı yapmadı (1962-1966).
Buna karşılık Mao, 1964’te ve 1965 başlarında sık sık direktifler verdi. Muhalifleriyle arasında çatışma büyük boyutlara vardı; muhaliflerinin nüfuzu altına girmiş olan Pekin’den ayrıldı; Şanghay’a yerleşerek ünlü “Kültür Devrimi” sürecini başlattı (1966).
Özgün bir ozan ve bir eylem adamı olan Mao Çe-Tung Marksizmin en önde gelen kuramcılarından biridir. Başlıca felsefe eserleri “Pratik Üstüne” (1937) ve “Çelişkiler”dir. Bu eserlerden birincisinde yazar, eylemde olduğu kadar bilgide de pratiğin önemini vurgular. İkinci eserde karşıtlar diyalektiğiyle ilgili marksist tezleri ele alarak çeşitli çelişkilerden genel kavramlar arasındaki çelişkiler, sosyal sınıflar arasındaki çelişki, teori ile pratik arasındaki çelişki vb. söz eder.
Aynı zamanda bir savaş (devrimci savaş) kuramcısı olan Mao, klasik taktik ve stratejinin kısıtlı ancak gerçek katkısına siyaseti, ekonomiyi ve sosyal psikolojiyi ekler ve bütün bunları öğretisinin temelindeki “topyekün savaş” görüşünde birleştirir. Bu öğreti şu eserlerinde somut bir biçimde anlatılır. Strateji Meseleleri, Çin'de Devrim Savaşı (1936); Japonya’ya Karşı Partizanların Savaşı (1938) ve Sürüncemeli Savaş Üstüne (1938).
Ona göre savaşın yönetimi yerel, sosyal ve siyasal koşullara uymalıdır. Düşmanın elindeki araçların gelişmesini iyice değerlendirerek taktik değiştirme, halkın etkin desteğinden ve kesin sonucu sağlayacak olan düşman yılgınlığından yararlanma, bu topyekün savaş görüşünün başlıca ilkeleridir.
Mao’dan söz ederken biraz da onun adından türetilmiş olan “Maoculuk” üzerinde durmak gerekir. Maoculuk deyiminin kapsadığı genel anlam, Marksçılığın Mao Çe-Tung tarafından Çin koşullarına göre yorumudur. Marx-Engels kuramı (Marksçılık) anamalcılığın yapısını çözümlemiş ve bu yapının iç çelişmelerini göstererek bu çelişmelerin aşılmasını sağlayacak bir yöntem saptamıştır.
“Lenincilik” bu yöntemi Rus koşullarına uygulayarak çelişmelerin aşılmasını kentte ve emekçi sınıfından başlatmış, ancak işçi-köylü ittifakı deyimiyle dile getirilen koşullara uygun bir uygulamayla köylü sınıfını da bu çabaya ikinci bir güç olarak katmıştı.
Maoculuk ise, Marksçı uygulamayı Çin koşullarına uygun olarak, Leninciliğin tam tersine, kent yerine köyden ve emekçi sınıfı yerine köylü sınıfından başlatmıştır. Mao bu stratejisini şöyle özdeyişle dile getirmiştir: “Kentten köye değil, köyden kente”. Çünkü, Mao’ya göre Çin’de gerçek “proleterya”, kentte değil, köyde, sanayi burjuvazisinin karşısında değil, tarım burjuvazisinin karşısındaydı. Maoculuk deyimi, Mao Çe-Tung’un Marksizm-Leninizme olan kuramsar katkılarını da kapsar.
1 Temmuz 192l’de Şanghaydaki Çin Komünist Partisi Kurultayı’na üye olarak katıldı. Kuomintang ile işbirliği döneminde, Parti Merkez Komitesi’nde seçici üye oldu. Bir süre sonra, Çankayşek’in komünistlere karşı bir tavır takınması üzerine, Hunan’da köylü birlikleri kurdu ve toprak reformu uyguladı. Komünistler Kiangsi’de ağır bir bozguna uğrayınca, Mao, 1934-1935 yılları arasında, binlerce kilometrelik ünlü “Uzun Yürüyüş”ü gerçekleştirdi ve Komünist Partisi’nin yönetimini resmen eline aldı.
Japonlara karşı savaşmak için siyasal karşıtı Çankayşek’le işbirliği yaptı. Çünkü Japonlara karşı direnmede Çinlileri yalnız Çankayşek’in birleştirebileceğine inanıyordu. Mao, bu partiler arası uzlaşma (1937-1945) ve Japon Savaşı dönemi boyunca, komünistlerin çıkarlarını korudu; birliklerinin kurtardığı bölgelerde toprak reformunu gerçekleştirdi ve “Yeni Demokrasi” adlı kitabında açıkladığı ilkeleri uygulamaya başladı.
Japonların yenilmesinden sonra Çankayşek ile buluştu (1945), Kuomintang’ın güçsüzlüğünü gördü ve Sovyetler Birliğinin desteğine başvurmadan halk savaşını başlattı (1946-1949). Bu savaş komünistlerin zaferiyle sonuçlandı. 1 Ekim 1949’da Mao, Pekin’de Çin Halk Cumhuriyetini ilan etti ve Çin Halk Danışma Meclisi tarafından hükumet başkanlığına getirildi, yeni Anayasa ilan edilince de Cumhurbaşkanı oldu (1954).
Parti genel sekreterliğini de sürdüren Mao, Komünist Çin’de yapılan bütün dönüşümleri başlattı ve 1958 yılının sonunda, parti yönetimi tamamen kendinde kalmak koşuluyla, cumhurbaşkanlığından ayrıldı. 27 Nisan 1959’da Liu Şao-çi cumhurbaşkanlığına seçildi. Bu tarihten sonra Mao sert eleştirilerle karşılaştı; bu eleştirileri yanıtlayarak kapitalizmin diriltilmesinden doğacak tehlikelerden söz etti.
Ona göre bu tehlike, özellikle ekonomik yaşamın toplumsallaştırılmasından sonra ortaya çıkan şiddetli sınıf kavgası döneminde, kitlelerin sosyalist ideolojiden uzaklaşmasından doğmaktaydı. Mao, bunun üzerine bir “sosyalist eğitim kampanyası” açtı. Bu kampanya hem halk arasında, hem de parti kadrolarında birçok engelle karşılaştı; partinin normal çalışmaları askıda kaldı; Merkez komitesi resmi olarak toplantı yapmadı (1962-1966).
Buna karşılık Mao, 1964’te ve 1965 başlarında sık sık direktifler verdi. Muhalifleriyle arasında çatışma büyük boyutlara vardı; muhaliflerinin nüfuzu altına girmiş olan Pekin’den ayrıldı; Şanghay’a yerleşerek ünlü “Kültür Devrimi” sürecini başlattı (1966).
Özgün bir ozan ve bir eylem adamı olan Mao Çe-Tung Marksizmin en önde gelen kuramcılarından biridir. Başlıca felsefe eserleri “Pratik Üstüne” (1937) ve “Çelişkiler”dir. Bu eserlerden birincisinde yazar, eylemde olduğu kadar bilgide de pratiğin önemini vurgular. İkinci eserde karşıtlar diyalektiğiyle ilgili marksist tezleri ele alarak çeşitli çelişkilerden genel kavramlar arasındaki çelişkiler, sosyal sınıflar arasındaki çelişki, teori ile pratik arasındaki çelişki vb. söz eder.
Aynı zamanda bir savaş (devrimci savaş) kuramcısı olan Mao, klasik taktik ve stratejinin kısıtlı ancak gerçek katkısına siyaseti, ekonomiyi ve sosyal psikolojiyi ekler ve bütün bunları öğretisinin temelindeki “topyekün savaş” görüşünde birleştirir. Bu öğreti şu eserlerinde somut bir biçimde anlatılır. Strateji Meseleleri, Çin'de Devrim Savaşı (1936); Japonya’ya Karşı Partizanların Savaşı (1938) ve Sürüncemeli Savaş Üstüne (1938).
Ona göre savaşın yönetimi yerel, sosyal ve siyasal koşullara uymalıdır. Düşmanın elindeki araçların gelişmesini iyice değerlendirerek taktik değiştirme, halkın etkin desteğinden ve kesin sonucu sağlayacak olan düşman yılgınlığından yararlanma, bu topyekün savaş görüşünün başlıca ilkeleridir.
Mao’dan söz ederken biraz da onun adından türetilmiş olan “Maoculuk” üzerinde durmak gerekir. Maoculuk deyiminin kapsadığı genel anlam, Marksçılığın Mao Çe-Tung tarafından Çin koşullarına göre yorumudur. Marx-Engels kuramı (Marksçılık) anamalcılığın yapısını çözümlemiş ve bu yapının iç çelişmelerini göstererek bu çelişmelerin aşılmasını sağlayacak bir yöntem saptamıştır.
“Lenincilik” bu yöntemi Rus koşullarına uygulayarak çelişmelerin aşılmasını kentte ve emekçi sınıfından başlatmış, ancak işçi-köylü ittifakı deyimiyle dile getirilen koşullara uygun bir uygulamayla köylü sınıfını da bu çabaya ikinci bir güç olarak katmıştı.
Maoculuk ise, Marksçı uygulamayı Çin koşullarına uygun olarak, Leninciliğin tam tersine, kent yerine köyden ve emekçi sınıfı yerine köylü sınıfından başlatmıştır. Mao bu stratejisini şöyle özdeyişle dile getirmiştir: “Kentten köye değil, köyden kente”. Çünkü, Mao’ya göre Çin’de gerçek “proleterya”, kentte değil, köyde, sanayi burjuvazisinin karşısında değil, tarım burjuvazisinin karşısındaydı. Maoculuk deyimi, Mao Çe-Tung’un Marksizm-Leninizme olan kuramsar katkılarını da kapsar.