LİBERALİZM toplumda her alanda, özellikle ekonomi alanında tam bireysel özgürlük güden siyasi ve iktisadi doktrin. Liberalizm her çeşit planlı ve güdümlü ekonomik görüşlere karşı çıkar. Bu bakımdan liberalizm ile sosyalizm karşıt ekonomik öğretilerdir.
Liberalizmin temeli serbest girişimdir. Serbest girişimin üstünlüğünü kanıtlamak için liberalizmin öne sürdüğü savlar şöyle özetlenebilir: Toplumda bireyler kendi çıkarları peşinde koşarlar. Ortada zorlama olmayınca isteyen çalışır, isteyen çalışmaz, isteyen çok çalışır.
Toplumda gereksinmelerini karşılamak ve gerekli malları üretmek için bazı bireyler girişimci olur, mal üretirler. Bunlar başka kişileri çalıştırmakta da özgürdürler. Toplumda ve iş yerinde kendiliğinden doğan iş bölümü sayesinde hem üretim giderleri azalır, hem üretilen mal miktarı artar.
Bütün bu mekanizmayı düzenleyecek tek etmen de “rekabet”tir. Rekabet sayesinde her türlü ekonomik özgürlük birbirini kendiliğinden sınırlar. Bu nedenle ne aşırı üretimden, ne işsizlikten korkmaya gerek yoktur. Devletin görevi iktisadi süreçlere karışmak değil, sadece onların serbestliğini sağlamak ve güvenliğini korumaktır.
Bu ekonomik görüşleri ilk öne süren ekonomi bilgini Adam Smith’tir. Adam Smith görüşlerini Milletlerin Zenginliği Üstüne (1776) adlı eserinde açıklamıştır. Ayrıca Malthus, Ricardo, Stuart Mill gibi ekonomistler de bu görüşü pekiştirdiler.
19. yüzyılda ve 20. yüzyılın ilk yarısında ekonomik alanda doruğuna ulaşan liberalizmin insan emeğinin acımasızca sömürülmesine yol açtığı görüldü. Aşırı üretim ve aşırı rekabet yüzünden büyük ekonomik bunalımlar (1929-1930) doğdu. Kamu yararına olan bazı ekonomik alanlar, verimsizlik nedeniyle ilgi görmedi, buna karşılık gereksiz bazı kesimler aşırı ölçüde gelişip aşırı tüketime yol açtı.
Toplumun sömürülmesini sistemleştiren tröst ve kartellerin belirmesi tehlikesi ortaya çıktı. Kapitalist ülkeler pazar bulabilmek için başka ülkeleri ekonomik yönden egemenlikleri altına almak istediler, böylece emperyalizm ortaya çıktı. Bu nedenle tam bir liberalizm uygulaması hemen hemen hiç bir ülkede kalmadı. Liberalizm Batıda hala egemen olmakla birlikte pek çok ülkede liberalizmin yerini “karma” ya da sosyalist ekonomiler aldı.
Liberalizmin temeli serbest girişimdir. Serbest girişimin üstünlüğünü kanıtlamak için liberalizmin öne sürdüğü savlar şöyle özetlenebilir: Toplumda bireyler kendi çıkarları peşinde koşarlar. Ortada zorlama olmayınca isteyen çalışır, isteyen çalışmaz, isteyen çok çalışır.
Toplumda gereksinmelerini karşılamak ve gerekli malları üretmek için bazı bireyler girişimci olur, mal üretirler. Bunlar başka kişileri çalıştırmakta da özgürdürler. Toplumda ve iş yerinde kendiliğinden doğan iş bölümü sayesinde hem üretim giderleri azalır, hem üretilen mal miktarı artar.
Bütün bu mekanizmayı düzenleyecek tek etmen de “rekabet”tir. Rekabet sayesinde her türlü ekonomik özgürlük birbirini kendiliğinden sınırlar. Bu nedenle ne aşırı üretimden, ne işsizlikten korkmaya gerek yoktur. Devletin görevi iktisadi süreçlere karışmak değil, sadece onların serbestliğini sağlamak ve güvenliğini korumaktır.
Bu ekonomik görüşleri ilk öne süren ekonomi bilgini Adam Smith’tir. Adam Smith görüşlerini Milletlerin Zenginliği Üstüne (1776) adlı eserinde açıklamıştır. Ayrıca Malthus, Ricardo, Stuart Mill gibi ekonomistler de bu görüşü pekiştirdiler.
19. yüzyılda ve 20. yüzyılın ilk yarısında ekonomik alanda doruğuna ulaşan liberalizmin insan emeğinin acımasızca sömürülmesine yol açtığı görüldü. Aşırı üretim ve aşırı rekabet yüzünden büyük ekonomik bunalımlar (1929-1930) doğdu. Kamu yararına olan bazı ekonomik alanlar, verimsizlik nedeniyle ilgi görmedi, buna karşılık gereksiz bazı kesimler aşırı ölçüde gelişip aşırı tüketime yol açtı.
Toplumun sömürülmesini sistemleştiren tröst ve kartellerin belirmesi tehlikesi ortaya çıktı. Kapitalist ülkeler pazar bulabilmek için başka ülkeleri ekonomik yönden egemenlikleri altına almak istediler, böylece emperyalizm ortaya çıktı. Bu nedenle tam bir liberalizm uygulaması hemen hemen hiç bir ülkede kalmadı. Liberalizm Batıda hala egemen olmakla birlikte pek çok ülkede liberalizmin yerini “karma” ya da sosyalist ekonomiler aldı.