Jüpiter gezegeni özellikleri hakkında ilginç bilgiler

JÜPİTER dokuz gezegenin en büyüğü ve Dünya’ya göre Mars’tan sonraki ikinci gezegen. Gezegenlerin en büyüğü olduğu halde, uzaklığı nedeniyle şimdiye kadar Jüpiter’e ilişkin fazla bir şey bilinmiyordu. Son yıllarda gönderilen, uzay sondaları ile alınan resimler yardımıyla daha kesin bilgiler edinilmiştir.


Güneş sisteminin bu dev gezegeni, başlıca biieşeni hidrojen olan sıvı, akışından bir gezegendir. Kütlesi yeterli olmadığı için ışık saçamayan bir yıldız olarak kabul edilebilir. Kütlesi güneşinkinin 0.001’i kadardır.

Oysa bir yıldızın yapısında kendiliğinden termonükleer tepkimelerin olabilmesi ve yıldızın ışık saçabilmesi için kütlesinin güneşinkinin en az yüzde 6’sı, kadar olması gerekir. Jüpiter’in yıldız olabilmesi için kütlesinin 60 kat artmasına gerek vardır. Bununla birlikte Jüpiter tıpkı bir yıldız gibi iç kaynaklı enerji yaymaktadır. Kızılötesi ışınlarla yapılan ölçmeler sonucunda jüpiter’in güneşten aldığı enerjinin 2.5 katı enerji yaydığı anlaşılmıştır.

Enerjinin kaynağı için öne sürülen en akla yakın varsayım gezegenin gittikçe büzüldüğü (yılda 1 mum.) ve söz konusu enerjinin bundan ileri geldiğidir.

Kendisi sıvı olan gezegenin atmosferi metan ve amonyak bulutlarından oluşmaktadır. Kalınlığı 20 km’yi bulan bu atmosferde sıcaklık - 145 °C dolayındadır. Gezegenin güney yarımküresinde öteden beri gözlemlenen büyük bir kırmızı leke vardır. 1664’ten beri bilinen bu büyük lekenin, orada yoğunlaşmış bulunan kızıl fosfordan kaynaklandığı sanılmaktadır.

Jüpiter’in 13 olarak bilinen uydu sayısı, “Voyager 2”nin 8 Temmuz 1979’da bulduğu uydu ile 14’e yükselmiştir. Bu 14 uydunun içinde dördü çok büyüktür (İo, Avrupa, Ganimedes ve Callisto). En büyükleri olan Ganimedes hemen hemen Mars gezegeni ile eş büyüklüktedir. Jüpiter’in bütün uyduları yuvarlağa yakın bir yörünge çizerek aynı yönde dolanmaktadır.