İNSAN memeliler sınıfından iki elli, iki ayaklı, dik duruşlu, konuşma ve düşünme yeteneğine sahip canlı yaratık. Anatomik fizyolojik açıdan bakılırsa bugünkü insan (Homo sapiens) kendi cinsinde tek türdür. Dik duran ve iki ayak üzerinde yürüyen insandan başka canlı yoktur. Bazı kuramcılara göre insan soyu maymundan gelmektedir.
İnsanın diğer canlılar gibi soğuğa ve darbelere karşı korunmayı sağlayan bir postu olmadığı gibi savunmaya yarayan doğal bir silahı da (boynuz, pence, diş) yoktur. Üstelik gebelik ve çocukluk dönemi hem uzun, hem çok ayrıntılıdır. Ayrıca insan yaşamı diğer canlılara oranla oldukça uzun sayılır. Bu zayıf noktalarına karşın insan giyinerek çıplaklığını, aklını kullanarak yaptığı aletlerle doğal savunma silahının eksikliğini gidermiş, toplu yaşamasıyla savunmasını pekiştirmiş, ateşi bularak vücudunu ısıtmasını, yabani ve vahşi hayvanları uzaklaştırmasını öğrenmiştir. İnsanı insan yapan da bir bakıma doğasından gelen zayıflıkları zekasının yardımıyla gidermesidir.
İnsanın milyonlarca yıl önce yaşamış ataları hakkında pek fazla bilgi yoktur. Çünkü onlardan kalan ve bugün elegeçebilen kalıntılar ancak birkaç parça kemikten oluşmaktadır. Bunlara bakılarak ilk insanımsıların (oreopitekus, ramapitekus) maymuna daha çok benzemekle birlikte bazı insan nitelikleri taşıdığı söylenebilir (alet olarak keskin taş, kırılmış hayvan kemiği kullanmaları). Onlardan milyonlarca yıl sonra ve günümüzden bir milyon yıl kadar önce yaşamış olan Australopetikus (austral, güney; pithekus, maymun) dik durabilmesi, ağaçta değil yerde yaşaması ve yontma taştan kaba aletler yapabilmesi bakımından insanın ilk gerçek atası sayılabilir. Daha sonra yaşadığı anlaşılan Cava insanı (pitekantropus), Pekin insanı (sinantropus) dik duran (homo erektus) ve alet yapabilen (homo habilis) yaratıklardı.
Bugün yaşamakta olan insan türünün ilk temsilcisi Homo sapiens’in (bilen insan) 100.000 yıl kadar önce ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bulunan fosillere bakılarak Homo sapiens’ten sonraları daha gelişmiş ırklarının türemiş olduğu anlaşılmıştır. (Neandertal insanı, Kromanyon insanı). Ancak bunların soyu bilinmeyen nedenlerle tükenmiştir.
İnsanın diğer canlılar gibi soğuğa ve darbelere karşı korunmayı sağlayan bir postu olmadığı gibi savunmaya yarayan doğal bir silahı da (boynuz, pence, diş) yoktur. Üstelik gebelik ve çocukluk dönemi hem uzun, hem çok ayrıntılıdır. Ayrıca insan yaşamı diğer canlılara oranla oldukça uzun sayılır. Bu zayıf noktalarına karşın insan giyinerek çıplaklığını, aklını kullanarak yaptığı aletlerle doğal savunma silahının eksikliğini gidermiş, toplu yaşamasıyla savunmasını pekiştirmiş, ateşi bularak vücudunu ısıtmasını, yabani ve vahşi hayvanları uzaklaştırmasını öğrenmiştir. İnsanı insan yapan da bir bakıma doğasından gelen zayıflıkları zekasının yardımıyla gidermesidir.
İnsanın milyonlarca yıl önce yaşamış ataları hakkında pek fazla bilgi yoktur. Çünkü onlardan kalan ve bugün elegeçebilen kalıntılar ancak birkaç parça kemikten oluşmaktadır. Bunlara bakılarak ilk insanımsıların (oreopitekus, ramapitekus) maymuna daha çok benzemekle birlikte bazı insan nitelikleri taşıdığı söylenebilir (alet olarak keskin taş, kırılmış hayvan kemiği kullanmaları). Onlardan milyonlarca yıl sonra ve günümüzden bir milyon yıl kadar önce yaşamış olan Australopetikus (austral, güney; pithekus, maymun) dik durabilmesi, ağaçta değil yerde yaşaması ve yontma taştan kaba aletler yapabilmesi bakımından insanın ilk gerçek atası sayılabilir. Daha sonra yaşadığı anlaşılan Cava insanı (pitekantropus), Pekin insanı (sinantropus) dik duran (homo erektus) ve alet yapabilen (homo habilis) yaratıklardı.
Bugün yaşamakta olan insan türünün ilk temsilcisi Homo sapiens’in (bilen insan) 100.000 yıl kadar önce ortaya çıktığı sanılmaktadır. Bulunan fosillere bakılarak Homo sapiens’ten sonraları daha gelişmiş ırklarının türemiş olduğu anlaşılmıştır. (Neandertal insanı, Kromanyon insanı). Ancak bunların soyu bilinmeyen nedenlerle tükenmiştir.