İçtihat hukuku nedir ne demek niçin ihtiyaç vardır? örnekleri hakkında bilgi

İÇTİHAT hukukta herhangi bir konuda uygulanacak kuralı açık seçik gösteren bir yasa hükmü, bir örf ve adet geleneği bulunmadığı zaman hakimin benimsediği çözüm tarzı. Hakim davayı çözmek için daha önceki mahkeme kararlarından yararlanabileceği gibi hukukçuların öne sürdüğü bilimsel görüşlerden de yararlanabilir.


Eğer aynı konuda mahkemeler arasında görüş ayrılığı varsa, yani çelişik kararlar verilmişse Yargıtay, kanunların bütün ülkede aynı şekilde uygulanmasını sağlamak üzere bu kararları inceleyerek içtihatları birleştirir. Yargıtay’ın aldığı içtihadı birleştirme kararları mahkemeler için uygulaması gerekli kararlardır, bir hükmün çözümünde kanun gibi geçerli olur.

İslam hukukunda somut olaylar için açık seçik hüküm bulunmadığı zaman Kuran ve Sünnet’ten yararlanılarak uygun çözüm bulma işlemi ve yetkisine de içtihat denir.

Gerçi Kuran bütün dünyada tek metin halindedir ve nüshaları arasında hiçbir fark yoktur. Bu bakımdan herhangi bir ayetin varlığı yokluğu, şöyle ya da böyle oluşu tartışma konusu olamaz. Ama bir ayetin anlamının ve kapsamının saptanmasında, yorumlanmasında, başka bir ayetle sınırlanıp sınırlanmadığında görüş ayrılığı olabilir.

Nitekim Sünni mezheplerde geçici nikah (mut’a) kabul edilmediği halde Şii imamiye Mezhebinde Nisa süresinin 24. ayetine dayanılarak kabul edilmektedir. Hadislerde görüş ayrılığına düşülmesi olasılığı daha fazladır. Hadislerin yorumunda, yani içtihat çalışmalarında kıyas ve muhakemeye önem verilir. Özellikle kıyas, içtihatta en önemli yöntem sayılır.

İslamın ilk dört yüzyılında içtihatlara önemli ölçüde yer verildi, çünkü Kuran ve Sünnet hükümlerini çeşitli somut olaylara ve anlaşmazlıklara uygulamak gerekiyordu: Ancak belli başlı mezhepler ve bunların büyük imamlarının koydukları içtihatlar kesinlik kazandıktan sonra içtihat kapısının kapandığı sonucuna varıldı ve bu görüş yerleşti.

Şii İmamiye mezhebinde içtihat kapısı kapanmış sayılmamakla birlikle yerleşmiş içtihatlarda bir değişiklik görülmedi. Bu nedenle İslamın çağdaş bilimlerin gelişmeleriyle çatışmayacak içtihatlarla donatılması olanağı kalmadı. Bu yüzden örneğin Türkiye’de ceza ve yurttaşlık hukuku alanında zorunlu olarak şeriat hükümleri bırakılarak modern hukuk kuralları benimsendi.