HİNDİSTAN Güney Asya’da devlet. Yüzölçümü 3.287.590 km2. Nüfus 1,339 milyar, Başkenti Yeni Delhi. Doğal ortam. Haritaya bakıldığında her köşesi bir yönde uzamış eşkenar dörtgen biçiminde görünen Hindistan üç doğal bölgeye ayrılır: Sivri ucu Hint Okyanusu’na uzanan Dekkan Yarımadası, orta bölümde indus - Ganj ovaları ve kuzeyde Himalaya Bölgesi.
Dekkan Yarımadası yer yer engebelerle bölünmüş uçsuz bucaksız bir plato görünümündedir. Kuzeyde Aravalli ve Vindya dağları, doğuda Koromandel kıyısı boyunca Doğu Gat Sıradağları, batıda Malabar kıyısı boyunca Batı Gat Sıradağları yer alır. İndus - Ganj ovalarının batı bölümünü Umman Denizi’ne dökülen Ganj Irmağı sular. Ülkenin kuzey uzantısında, Himalaya kesiminde Keşmir ve Pencap doğu uzantısında, Bangladeş sınırının ötesinde Assam bulunur. Assam Bangladeş’in kuzeyindeki dar bir koridorla ana ülkeye bağlanır.
Hindistan’ın tamamına muson iklimi egemendir. Yalnız kuzey bölümde kışların biraz serin geçmesinin dışında, ülkede kışlar kurak, yazlar nemlidir. Yağış miktarı muson rüzgarlarının durumuna göre yer yer değişir. En yağışlı bölge kuzeydoğu (Bengal ve Assam) ve Malabar kıyısıdır. En kurak bölge ise Dekkan Yarımadası’nın orta kesimidir.
Nüfus. 20 yüzyılın başından bu yana ülke nüfusu hızlı bir tempo ile artmaktadır (yılda yaklaşık yüzde 2). Bu nedenle devlet nüfus artışının önüne geçmeye çalışmaktadır. Ülke nüfusu dil bakımından olduğu kadar (resmi dil Hintçe nüfusun ancak dörtte biri tarafından konuşulur) din bakımından da çeşitlilik gösterir. (Hindu, Müslüman, Sikh, Budist, hristiyan).
Nüfusun yüzde 80’den fazlası Hindu dinine bağlı olduğundan geleneksel kast sistemi resmi girişimlere karşın günümüzde dahi kaldırılamamıştır. Bölgelere göre nüfus dağılımı dengesizdir. En yoğun nüfus en çok yağış alan ve pirinç ekilen bölgelerdedir (Bengal, Kerala ve doğu kıyıları). Nüfusun yüzde 80’i kırsal kesimde yaşar.
Ekonomi. Hindistan’da çalışan nüfusun üçte ikisi tarımla uğraşır, ancak nüfus yoğunluğuna karşın üretim yetersizdir. Topraklar genellikle büyük toprak sahiplerinin (zamindar) elinde olup, çiftçilerin çoğunluğu bunlar için çalışır. Hükümet kooperatifler eliyle krediler vererek çiftçilerin durumunu düzeltmeye ve üretimi artırmaya uğraşmaktadır.
Yetiştirilen ürünler bölgelere göre değişir. Yılda iki kez ürün alınan yerler çoktur. Kurak yerlerde çeşitli yöntemlerle (sarnıç, kuyu, akarsu) sulama yapılmaktadır. En çok üretilen ürün pirinçtir (50 milyon ton). Sonra buğday (30 Mt) ve darı (11 Mt) gelir. Sanayi bitkilerinden yerfıstığı (16 Mt), susam, keten, pamuk (1.2 Mt), şeker kamışı (7 Mt şeker), tütün, jüt (1.5 Mt), üretilir. Ülkede 180 milyon baş sığır varsa da zebu cinsinden olan bu sığırların hem verimi azdır, hem de bunların etini yemek dini yönden günahtır. Üretim yetersizliği nedeniyle ülke dışardan gıda maddeleri almak zorundadır.
Hindistan doğal kaynaklar açısından oldukça zengin bir ülkedir: Demir (25 Mt), boksit (1.7 Mt), petrol (11 Mt), manganez, krom, kurşun, vb. En önemli yeraltı kaynağı ise taşkömürüdür (100 Mt). Yılda 105 milyar kWs. elektrik, 10 Mt çelik üretilmektedir. Bütün çabalara karşın sanayideki gelişme sermaye, teknisyen ve hammadde kıtlığı nedeniyle çok sınırlı kaldığından dış ticaret her yıl açık vermektedir. Ülke ancak dış yardımla gereksinmelerini karşılayabilmektedir. Kast sistemine dayanan geleneksel sosyal yapı reform girişimlerini frenlemekte, kırsal kesimden kentlere göç hızlanmakta, bu da işsizliği artırmaktadır. Büyük devletlerin (ABD, Rusya, İngiltere) yardımları da sorunları çözmek için yeterli olmamaktadır.
Eskitaş çağından bu yana insanların yaşadığı Hindistan İÖ 3000 yıllarından beri kent uygarlığını yaşamaktadır. Bununla birlikte tarih boyunca pek çok istila görmüş, ortaçağdan sonra genellikle yabancı egemenliği altında yaşamıştır (Türkler, İngilizler). Ülke, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısına yaklaşırken 1947’de bağımsızlığına kavuşmuştur. Bunda ulusal önder Gandi ile ondan sonra ülkeyi yöneten Nehru’nun büyük rolü olmuştur.
Bağımsız Hint Birleşik Cumhuriyeti (Bharat) anayasasının 1950’de yürürlüğe girmesi sonucu Hindistan bağımsız, laik ve federal demokratik bir cumhuriyet oldu. Kast sistemi kaldırıldı. Kongre Partisi ve onun lideri Nehru 1947’den 1964’e kadar ülkeyi yönetti. Nehru’nun ölümünden sonra kısa bir süre Lal Bahadır Şastri başbakanlık yaptı, sonra Nehru’nun kızı İndira Gandi 1966’da iktidara geçti. 1966’dan 1977’ye kadar ülkeyi başbakan olarak yöneten bayan İndira Gandi karşılaştığı ekonomik güçlükler ve şiddetli muhalefet nedeniyle 1977’de seçimleri kaybettiyse de, yerine geçenler de başarılı olamayınca 1980’de yapılan seçimler sonucunda İndira Gandi, meclisteki sandalyelerin üçte ikisini kazanarak yeniden iktidara geldi.
Dekkan Yarımadası yer yer engebelerle bölünmüş uçsuz bucaksız bir plato görünümündedir. Kuzeyde Aravalli ve Vindya dağları, doğuda Koromandel kıyısı boyunca Doğu Gat Sıradağları, batıda Malabar kıyısı boyunca Batı Gat Sıradağları yer alır. İndus - Ganj ovalarının batı bölümünü Umman Denizi’ne dökülen Ganj Irmağı sular. Ülkenin kuzey uzantısında, Himalaya kesiminde Keşmir ve Pencap doğu uzantısında, Bangladeş sınırının ötesinde Assam bulunur. Assam Bangladeş’in kuzeyindeki dar bir koridorla ana ülkeye bağlanır.
Hindistan’ın tamamına muson iklimi egemendir. Yalnız kuzey bölümde kışların biraz serin geçmesinin dışında, ülkede kışlar kurak, yazlar nemlidir. Yağış miktarı muson rüzgarlarının durumuna göre yer yer değişir. En yağışlı bölge kuzeydoğu (Bengal ve Assam) ve Malabar kıyısıdır. En kurak bölge ise Dekkan Yarımadası’nın orta kesimidir.
Nüfus. 20 yüzyılın başından bu yana ülke nüfusu hızlı bir tempo ile artmaktadır (yılda yaklaşık yüzde 2). Bu nedenle devlet nüfus artışının önüne geçmeye çalışmaktadır. Ülke nüfusu dil bakımından olduğu kadar (resmi dil Hintçe nüfusun ancak dörtte biri tarafından konuşulur) din bakımından da çeşitlilik gösterir. (Hindu, Müslüman, Sikh, Budist, hristiyan).
Nüfusun yüzde 80’den fazlası Hindu dinine bağlı olduğundan geleneksel kast sistemi resmi girişimlere karşın günümüzde dahi kaldırılamamıştır. Bölgelere göre nüfus dağılımı dengesizdir. En yoğun nüfus en çok yağış alan ve pirinç ekilen bölgelerdedir (Bengal, Kerala ve doğu kıyıları). Nüfusun yüzde 80’i kırsal kesimde yaşar.
Ekonomi. Hindistan’da çalışan nüfusun üçte ikisi tarımla uğraşır, ancak nüfus yoğunluğuna karşın üretim yetersizdir. Topraklar genellikle büyük toprak sahiplerinin (zamindar) elinde olup, çiftçilerin çoğunluğu bunlar için çalışır. Hükümet kooperatifler eliyle krediler vererek çiftçilerin durumunu düzeltmeye ve üretimi artırmaya uğraşmaktadır.
Yetiştirilen ürünler bölgelere göre değişir. Yılda iki kez ürün alınan yerler çoktur. Kurak yerlerde çeşitli yöntemlerle (sarnıç, kuyu, akarsu) sulama yapılmaktadır. En çok üretilen ürün pirinçtir (50 milyon ton). Sonra buğday (30 Mt) ve darı (11 Mt) gelir. Sanayi bitkilerinden yerfıstığı (16 Mt), susam, keten, pamuk (1.2 Mt), şeker kamışı (7 Mt şeker), tütün, jüt (1.5 Mt), üretilir. Ülkede 180 milyon baş sığır varsa da zebu cinsinden olan bu sığırların hem verimi azdır, hem de bunların etini yemek dini yönden günahtır. Üretim yetersizliği nedeniyle ülke dışardan gıda maddeleri almak zorundadır.
Hindistan doğal kaynaklar açısından oldukça zengin bir ülkedir: Demir (25 Mt), boksit (1.7 Mt), petrol (11 Mt), manganez, krom, kurşun, vb. En önemli yeraltı kaynağı ise taşkömürüdür (100 Mt). Yılda 105 milyar kWs. elektrik, 10 Mt çelik üretilmektedir. Bütün çabalara karşın sanayideki gelişme sermaye, teknisyen ve hammadde kıtlığı nedeniyle çok sınırlı kaldığından dış ticaret her yıl açık vermektedir. Ülke ancak dış yardımla gereksinmelerini karşılayabilmektedir. Kast sistemine dayanan geleneksel sosyal yapı reform girişimlerini frenlemekte, kırsal kesimden kentlere göç hızlanmakta, bu da işsizliği artırmaktadır. Büyük devletlerin (ABD, Rusya, İngiltere) yardımları da sorunları çözmek için yeterli olmamaktadır.
Eskitaş çağından bu yana insanların yaşadığı Hindistan İÖ 3000 yıllarından beri kent uygarlığını yaşamaktadır. Bununla birlikte tarih boyunca pek çok istila görmüş, ortaçağdan sonra genellikle yabancı egemenliği altında yaşamıştır (Türkler, İngilizler). Ülke, ancak 20. yüzyılın ikinci yarısına yaklaşırken 1947’de bağımsızlığına kavuşmuştur. Bunda ulusal önder Gandi ile ondan sonra ülkeyi yöneten Nehru’nun büyük rolü olmuştur.
Bağımsız Hint Birleşik Cumhuriyeti (Bharat) anayasasının 1950’de yürürlüğe girmesi sonucu Hindistan bağımsız, laik ve federal demokratik bir cumhuriyet oldu. Kast sistemi kaldırıldı. Kongre Partisi ve onun lideri Nehru 1947’den 1964’e kadar ülkeyi yönetti. Nehru’nun ölümünden sonra kısa bir süre Lal Bahadır Şastri başbakanlık yaptı, sonra Nehru’nun kızı İndira Gandi 1966’da iktidara geçti. 1966’dan 1977’ye kadar ülkeyi başbakan olarak yöneten bayan İndira Gandi karşılaştığı ekonomik güçlükler ve şiddetli muhalefet nedeniyle 1977’de seçimleri kaybettiyse de, yerine geçenler de başarılı olamayınca 1980’de yapılan seçimler sonucunda İndira Gandi, meclisteki sandalyelerin üçte ikisini kazanarak yeniden iktidara geldi.