EVRİM hayvan ve bitki türlerinin doğal gelişmeler dizisine uğrayarak değişme süreci. Canlıların ilk oluştan günümüze kadar geçirdiği gelişme süreci.
18. yüzyıldan başlayarak ortaya koyulan paleontolojik bulgular, 600 milyon yıldan beri dünyadaki hayvan ve bitkilerde ne gibi değişiklikler oluştuğunu ve karşılaştırmalı anatomide elde edilen ilerleme sayesinde bunlar arasında ne gibi benzerlikler bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.
Stratigrafi çeşitli yer katlarından çıkan fosilleri tarihlendirip iki bilimin verilerini birleştirerek bir sonuca ulaşmakta yardımcı olmuştur. Buna göre canlı varlıkların oldukları biçimde bir anda yaratılmış oldukları gerçek olamaz. Bugünkü canlı yaratıklar uzun bir evrim süreci sonucunda oluşmuşlardır. Organik ilerleme apaçık bellidir.
Yeni beliren bir grupta bu grubun evrim çizgisinde aldığı yer arasında sıkı bir uygunluk vardır. Örneğin omurgalı hayvanlarda çenesizler balıklardan, balıklar sürüngenlerden, sürüngenler de kuşlarla memelilerden önce gelir.
Embriyolojik kanıtlar da bunu göstermektedir. Genelde incelendiğinde, memelilerde ana karnında gelişmekte olan embriyo ve dölüt grubun tarih içinde geçirdiği evrimi ana karnında kısa sürede aynen yinelemekte olduğu görülür. Örneğin insan embriyosunda yürek kıvrık bir boru ile kulakçık, bir karıncık ve bir soğancıktan oluşmuştur. Bu yapı aynen balığın yüreğine benzer.
Amniyonluların embriyosunda boyun bölgesinde, tıpkı balıklarda olduğu gibi solungaç yarıkları görülür. Bütün bunlar üstün yapılı memelilerin bireyleşmeleri sırasında geçmişte soylarının geçirdiği evrimi sırayla yinelediği ile açıklanabilir.
Evrimi kanıtlamak için paleontlojik ve embriyolojik verilere anatomik verilerde eklenebilir. Canlılarda birtakım ortak ve benzer organlar ve bu organların komşu organlarla ilişkisi vardır. Bu benzerlikler onların ortak bir kökten geldiğini gösterir.
Hayvan türlerinin en üst basamağında yer alan insanla insansı maymunlar arasındaki anatomik ye fizyolojik yakınlık da evrimin önemli kanıtlarından biridir. Bu yakınlık ve benzerlikler insanla insansı (antropoid) maymunların ortak bir kökeni bulunduğunu göstermektedir. Kuyruksuz maymunlardan şempanze ile insanlar arasında kromozom yapısı, kan tepkimeleri, ruhsal davranış bakımından görülen benzerlikler şaşırtıcıdır.
Evrimin bir gerçek olduğu kuşkusuz olmakla birlikte evrim mekanizması konusunda görüş birliği yoktur. Evrim bugün de var mıdır? Eskiden niçin olmuştur? Olurken niçin şu türü değil de bu türü etkilemiştir? Bütün bunlara doyurucu karşılık bulmak güçtür.
Bu konuda öne sürülen görüşlerden erekçilik bilim dışıdır. Çevrenin değiştirici etkisine dayanan lamarkçılık, sonradan edinilen karakterlerin sonraki kuşağa geçmemesi bakımından yetersizdir. Değişinimcilik (mütasyonizm) doyurucu olmakla birlikte rastlantıya bağlılığı bakımından kuşku uyandırıcıdır. Mekanizması ne olursa olsun evrimin varlığı kuşku götürmez bir gerçektir.
18. yüzyıldan başlayarak ortaya koyulan paleontolojik bulgular, 600 milyon yıldan beri dünyadaki hayvan ve bitkilerde ne gibi değişiklikler oluştuğunu ve karşılaştırmalı anatomide elde edilen ilerleme sayesinde bunlar arasında ne gibi benzerlikler bulunduğunu ortaya çıkarmıştır.
Stratigrafi çeşitli yer katlarından çıkan fosilleri tarihlendirip iki bilimin verilerini birleştirerek bir sonuca ulaşmakta yardımcı olmuştur. Buna göre canlı varlıkların oldukları biçimde bir anda yaratılmış oldukları gerçek olamaz. Bugünkü canlı yaratıklar uzun bir evrim süreci sonucunda oluşmuşlardır. Organik ilerleme apaçık bellidir.
Yeni beliren bir grupta bu grubun evrim çizgisinde aldığı yer arasında sıkı bir uygunluk vardır. Örneğin omurgalı hayvanlarda çenesizler balıklardan, balıklar sürüngenlerden, sürüngenler de kuşlarla memelilerden önce gelir.
Embriyolojik kanıtlar da bunu göstermektedir. Genelde incelendiğinde, memelilerde ana karnında gelişmekte olan embriyo ve dölüt grubun tarih içinde geçirdiği evrimi ana karnında kısa sürede aynen yinelemekte olduğu görülür. Örneğin insan embriyosunda yürek kıvrık bir boru ile kulakçık, bir karıncık ve bir soğancıktan oluşmuştur. Bu yapı aynen balığın yüreğine benzer.
Amniyonluların embriyosunda boyun bölgesinde, tıpkı balıklarda olduğu gibi solungaç yarıkları görülür. Bütün bunlar üstün yapılı memelilerin bireyleşmeleri sırasında geçmişte soylarının geçirdiği evrimi sırayla yinelediği ile açıklanabilir.
Evrimi kanıtlamak için paleontlojik ve embriyolojik verilere anatomik verilerde eklenebilir. Canlılarda birtakım ortak ve benzer organlar ve bu organların komşu organlarla ilişkisi vardır. Bu benzerlikler onların ortak bir kökten geldiğini gösterir.
Hayvan türlerinin en üst basamağında yer alan insanla insansı maymunlar arasındaki anatomik ye fizyolojik yakınlık da evrimin önemli kanıtlarından biridir. Bu yakınlık ve benzerlikler insanla insansı (antropoid) maymunların ortak bir kökeni bulunduğunu göstermektedir. Kuyruksuz maymunlardan şempanze ile insanlar arasında kromozom yapısı, kan tepkimeleri, ruhsal davranış bakımından görülen benzerlikler şaşırtıcıdır.
Evrimin bir gerçek olduğu kuşkusuz olmakla birlikte evrim mekanizması konusunda görüş birliği yoktur. Evrim bugün de var mıdır? Eskiden niçin olmuştur? Olurken niçin şu türü değil de bu türü etkilemiştir? Bütün bunlara doyurucu karşılık bulmak güçtür.
Bu konuda öne sürülen görüşlerden erekçilik bilim dışıdır. Çevrenin değiştirici etkisine dayanan lamarkçılık, sonradan edinilen karakterlerin sonraki kuşağa geçmemesi bakımından yetersizdir. Değişinimcilik (mütasyonizm) doyurucu olmakla birlikte rastlantıya bağlılığı bakımından kuşku uyandırıcıdır. Mekanizması ne olursa olsun evrimin varlığı kuşku götürmez bir gerçektir.