Kan uyuşmazlığı günümüzde artık biraz daha basit bir olay. Şayet kadın Rh negatif, erkek Rh pozitif ise buna kan uyuşmazlığı ismi veriliyor. Aslında Rh uyuşmazlığı gerçek ismi ama halk arasında kan uyuşmazlığı olarak bilinen bir durum.
Burada bir etkilenme olup olmaması önemli, etkilenme ilk gebelikte oluşuyor. Şayet bebek babasının kan grubunu taşıyorsa yani pozitif ise gebelik esnasında veya doğum esnasında bebekten anne dolaşımına annede olmayan Rh pozitif hücrelerden geçiş oluyor ve bunlara karşı anne vücudunda antikor adı verilen bir kısın düşman hücreler oluşuyor.
Ondan sonraki gebeliklerde bebeğin kanı pozitif olduğu takdirde yine babasının kan grubunu taşıdığı takdirde bu düşman hücreler gidip bebeğin kan hücrelerini tahrip ediyorlar. Böylece bebek kansız kalıyor ve kaybediliyor. İlk gebelikte genellikle bir sorun gözükmüyor ama ondan sonraki gebeliklerde bebeklerin kaybedilmesi söz konusu olabiliyor.
Günümüzde artık hem gebelik sırasında 28. hafta, 32. haftada koruyucu bir iğne yapılıyor ve bu antikor gelişimini engelleyecek, doğumdan sonra da bebeğin kan grubuna bakılıyor. Bebek babasının kan grubunu taşıyorsa yine anneye doğum sırasında bir geçiş olmuşsa kan geçişi, bunlardan antikor gelişimini engellemek için yeniden bir koruyucu iğne yapılıyor.
Bu yineler yapıldığı takdirde herhangi bir sorun söz konusu olmuyor, ama bu tedbirler alınmadığı zaman anne de antikorlar oluşursa ondan sonraki gebelikteki pozitif kan taşıyan bebeklerin kanları tahrip olabiliyor.
Dolayısıyla bu çok ciddiye alınan bir durum hekimler tarafından, daha gebelik öncesi kan grubu saptanıyor gebenin, veya en azından gebelikte baş vurduğu zaman saptanıyor ve bunu takip edecek bazı testler var, bu testlerle hastanın pozitifleşip pozitifleşmediği takip ediliyor. Her şeye rağmen pozitifleşen bebekler varsa onlara da anne karnında bir kısım müdahaleler geliştirilmiş vaziyette.
Bu müdahaleler genellikle 18-20. haftada yani gebeliğin 4., 5. ayında başlayabilir. Ondan önce teknik olarak müdahale etme imkanları daha az, o yüzden genellikle 4., 5. aydan itibaren bunlar takip ediliyor. Bir problem varsa da müdahale ediliyor. Bazen anne karnında bebekten kan alıp bebeğin kanındaki durumu saptanıyor, gerekiyorsa Anne karnında bebeğe kan veriliyor. Bunlar artık Ülkemizde de yaygın yapılan işlemler.
Burada bir etkilenme olup olmaması önemli, etkilenme ilk gebelikte oluşuyor. Şayet bebek babasının kan grubunu taşıyorsa yani pozitif ise gebelik esnasında veya doğum esnasında bebekten anne dolaşımına annede olmayan Rh pozitif hücrelerden geçiş oluyor ve bunlara karşı anne vücudunda antikor adı verilen bir kısın düşman hücreler oluşuyor.
Ondan sonraki gebeliklerde bebeğin kanı pozitif olduğu takdirde yine babasının kan grubunu taşıdığı takdirde bu düşman hücreler gidip bebeğin kan hücrelerini tahrip ediyorlar. Böylece bebek kansız kalıyor ve kaybediliyor. İlk gebelikte genellikle bir sorun gözükmüyor ama ondan sonraki gebeliklerde bebeklerin kaybedilmesi söz konusu olabiliyor.
Günümüzde artık hem gebelik sırasında 28. hafta, 32. haftada koruyucu bir iğne yapılıyor ve bu antikor gelişimini engelleyecek, doğumdan sonra da bebeğin kan grubuna bakılıyor. Bebek babasının kan grubunu taşıyorsa yine anneye doğum sırasında bir geçiş olmuşsa kan geçişi, bunlardan antikor gelişimini engellemek için yeniden bir koruyucu iğne yapılıyor.
Bu yineler yapıldığı takdirde herhangi bir sorun söz konusu olmuyor, ama bu tedbirler alınmadığı zaman anne de antikorlar oluşursa ondan sonraki gebelikteki pozitif kan taşıyan bebeklerin kanları tahrip olabiliyor.
Dolayısıyla bu çok ciddiye alınan bir durum hekimler tarafından, daha gebelik öncesi kan grubu saptanıyor gebenin, veya en azından gebelikte baş vurduğu zaman saptanıyor ve bunu takip edecek bazı testler var, bu testlerle hastanın pozitifleşip pozitifleşmediği takip ediliyor. Her şeye rağmen pozitifleşen bebekler varsa onlara da anne karnında bir kısım müdahaleler geliştirilmiş vaziyette.
Bu müdahaleler genellikle 18-20. haftada yani gebeliğin 4., 5. ayında başlayabilir. Ondan önce teknik olarak müdahale etme imkanları daha az, o yüzden genellikle 4., 5. aydan itibaren bunlar takip ediliyor. Bir problem varsa da müdahale ediliyor. Bazen anne karnında bebekten kan alıp bebeğin kanındaki durumu saptanıyor, gerekiyorsa Anne karnında bebeğe kan veriliyor. Bunlar artık Ülkemizde de yaygın yapılan işlemler.