Avrupa Birliğine uyum yasaları çerçevesinde eğitim politikamız hızla bir değişim göstermektedir. Konuyla ilgili yapılan çalışmalar, araştırmalar Milli Eğitimimizde köklü değişimlerin de önünü açmıştır.
Buna göre eş güdümlü olarak çıkartılan _ çıkartılmakta olan_ İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Özürlüler Yasası eğitimimizdeki bu yeni anlayış çerçevesinde şekillendirilmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine uyumu için son yıllarda engelliler ile ilgili pozitif ve akılcı yaklaşımlar ile artık yeni eğitim politikaları oluşturulurken, bir yandan da bu yeni anlayışa uygun yasal düzenlemeler ve çalışmaların alt yapısıyla ilgili planlama yapılmaktadır. Bu çerçevede artık toplumsal yaşamımızda engelliler eksikleriyle değil, birey olarak değerlendirilmekte ve engelliler adına kalıcı, akılcı,dünya normlarına uygun anlayışlar toplumsal yapımızın içerisine çok büyük bir hızla girmektedir. Bütün bu çalışmalar artık engellilere toplumsal bakışı değiştirmeye ve onları da üretime katma amacından öte bir durum içermemektedir.
Eğitimi, ülke yurttaşlarının hangi durum karşısında nasıl davranacağını daha önceden saptadığını ilke olarak kabul edersek,eğitimin gerçekleştiği yerler olarak kabul edilen okullardaki her türden değişim, gelişim toplumsal değişmelerden ayrı tutulmadan kontrol altına alınabilmelidir. Toplumsal yaşamdaki değişimleri incelediğimizde hiçbir sistemin bir diğerinden yalıtılmış olmadığını görmekteyiz. Her sistem çevresinden sürekli etki alarak,farklılaşmaya, değişime, gelişime açık bir yapı haline gelmektedir. Her sistem gibi okullar da dünya üzerindeki varlığını korumak için çevresindeki sistemlerden sürekli etkilenmiş,kendisi başka sistemleri etkilemiş ve varlık mücadelesini toplumlar üzerinde vermiştir ve vermeye de devam edecektir. Hatta okulların, çevresindeki diğer sistemlerle birlikte daha bir üst sistemi oluşturup toplumların tümünü derinden etkilediğini de söylemek yanlış olmaz.
Günümüzde çoğu ülkede ve Türkiye’de kullanılan öğretim yöntemleri öğrenciye bilgileri hazır kalıplar biçiminde verip, aynen alma şeklinde bir yol izliyor.Bu sistemin sağlıklı diye nitelendirdiğimiz dezavantajı olmayan çocuklarda da bizi eğitim adına doğru sonuçlara götürmediğini belirten tüm eğitim bilimciler ve eğitim yöneticileri,Türk Eğitim Sisteminde köklü değişiklikler konusunda ısrarcılar. Bu köklü değişiklikler belki de eğitim için dezavantajlı diye nitelendirdiğimiz tüm engelli çocukları olumlu yönde etkileyecek büyük çabaların da ışığı olmaktadır. Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde hazırlanan yeni reformlar özellikle engelli ( Özürlü, Dezavantajlı ) bireylere önemli fırsat eşitliklerinin de habercisidir ve toplumun en az yarısını doğrudan ilgilendiren engellilik konusunda toplumsal duyarlılığı olan herkesi büyük oranda umutlandırmaktadır. Büyük beklentiler içinde olan tüm engelliler ve toplumsal duyarlılığı olan vatandaşlar devletimizin konuyla ilgili bilinçli, akılcı, etkili ve kalıcı çalışmalarını merakla beklemektedir.
GEREKÇE
“ Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.” ( Anayasa madde 42)
“Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır. Özürlü üniversite öğrencilerinin öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için Yükseköğretim Kurulu bünyesinde araç-gereç temini, özel ders materyallerinin hazırlanması, özürlülere uygun eğitim, araştırma ve barındırma ortamlarının hazırlanmasının temini gibi konularda çalışma yapmak üzere Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezi kurulur. Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezinin, çalışma usul ve esasları, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurumu ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken hazırlanan yönetmelikle belirlenir. İşitme özürlülerin eğitim ve iletişimlerinin sağlanması amacıyla Türk Dil Kurumu Başkanlığı tarafından Türk işaret dili sistemi oluşturulur. Bu sistemin oluşturulmasına ve uygulanmasına yönelik çalışmaların esas ve usulleri Türk Dil Kurumu Başkanlığı koordinatörlüğünde, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Özürlülerin, her türlü eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kabartma, sesli, elektronik kitap; alt yazılı film ve benzeri materyal üretilmesini teminen gerekli işlemler, Millî Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca müştereken yürütülür.” ( Özürlüler Yasası madde 15 )
“ İlköğretim kurumlarında herkese imkan ve fırsat eşitliği sağlanır. Ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilere sürdürebilmeleri amacıyla parasız yatılılık ve bursluluk imkanları sağlanır. Özel eğitim gerektiren ve korunmaya muhtaç çocuklar için özel önlemler alınır.”
( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6 f bendi )
“ Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin akranları ile birlikte kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerini sürdürmeleri esastır. Bu öğrenciler eğitimlerini akranları ile birlikte aynı sınıfta sürdürebilecekleri gibi okulların bünyesinde açılacak özel eğitim sınıflarında da sürdürebilirler. Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamalarında özel eğitim ile ilgili mevzuat hükümleri uygulanır” ( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6 n bendi )
“Kaynaştırma yoluyla eğitim-öğretimlerine devam eden öğrenciler için bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimi tarafından bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanır. Bu öğrenciler, programında yer alan amaçlara göre değerlendirilir.” ( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 32 h bendi )
- Anayasa madde 42
- M.E.B İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6, madde 32
- Özürlüler yasası madde 15
Gerekçeleri ile eğitimimizin içindeki tipik olmayan,normalin dışında ruhsal, fiziksel ve zihinsel özellikler gösteren bireyler için alt yapı çalışmalarının yapılmasının gerekliliği ortadadır. Böyle bir çalışma ile Türkiye deki tüm okullarda eğitim görme haklarına kavuşmuş olan farklılıkları olan bireyler,okullarında kendilerini bekleyen hazır öğretim metotları, çalışmaları,teknikleri ve uyum kriterlerini kullanma şansına sahip olabileceklerdir.
Eğitimde fırsat eşitliğine rağmen engelli çocukların çoğunlukla formel eğitimde bireysel hedeflerine uygun eğitim programları ile eğitim sisteminin içine tam sokulamadığını görmekteyiz. Bu durumun en önemli nedeni okullarda mevcut olan eğitim programlarının tipik olan çocuklara göre hazırlanmış olması ve farklı bireysel ihtiyaçlara uygun cevap verememesidir. Bu nedenle eğitim bilimciler ve eğitim yöneticileri Türk Eğitim Sistemiyle ilgili Avrupa Birliği uyum yasalarına uygun yeni düzenlemeler yapmışlardır.
Ancak yasalar nezdinde yapılan bu düzenlemelerin pratik çözümlere kavuşturulması ve uygulanabilmesi için her engelli birey için ayrı ayrı uyum programlarının belirlenmesi ve uygulayacak eğitimcilere bu kriterlerin öğretilmesi gerekmektedir. Bu durum eğitim sistemi içindeki bu ani değişiklik karşısında eğitimciler bir şaşkınlık yaşamaktadırlar. Çünkü yeni eğitim düzeninde eğitim sistemine kaynaştırma programları çerçevesinde katılacak olan engelli bireyler için alt yapı çalışmaları tüm okullar bazında gerçekleşmemiştir. Ancak oluşturulacak alt yapı çalışmaları ancak bu işin ciddiyetini kavramış , toplumun gerçek entegrasyona kavuşması için bilgisel temelden hareket etmek isteyen ekipler tarafından kurgulanabilir. Dünyadaki bir çok ülkede aşılma noktasına gelmiş eğitimde kaynaşma ilkeleri , Ülkemizde de İlköğretim Genel Müdürlüğü’nce yapılacak çalışmalar ile ortaya konmalıdır.
SORUNLAR
1. Eğitimde dezavantajlı görülen bireyler çoğunlukla kaynaştırma uygulamaları içinde yer bulamamaktadır.Bunların nedenleri;
a. Okullarda engel gruplarına uygun düzeyde fiziksel yapının bulunmaması
b. Öğretmenlerin engel tiplerindeki eğitim koşullarını bilmemeleri, ciddi davranış sorunları ile karşılık vermeleri
c. Sınıf sayılarındaki fazlalık
d. Okullarda yeterli personelin olmaması
e. Eğitimin alt yapısının engelli bireylere uygun olarak pratik düzenlemelerinin yapılmaması
f. Ailelerin çocuklarının sınıflarında dezavantajlı bireyi istememeleri
g. Engelli bireylerin psiko_eğitsel değerlendirmesinde ve eğitim tanılamalarında yetersizliklerin olması
h. Engelli bireylerin eğitim görmek istedikleri eğitim kurumlarında uygun eğitim modellerinin oluşturulmamış olması
2. Engelli bireylerden bazı dezavantajlı ve avantajlı gruplarında tanımlamanın yapılmamış olması ve değerlendirme sürecindeki esasların yetersiz olması
3. Engelli bireyler için eğitimleriyle ilgili,birimler, kurumlar, kuruluşlar arasında etkin bir işbirliğinin ve eşgüdümün sağlanamamış olması
4. Eğitim veren kurumlardaki hizmet ve personel niteliklerinin ve kaynakların azlığı
5. Yeni İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde kaynaşmanın hangi engelli bireyler için söz konusu olduğunun açık olmaması dolayısıyla formel eğitim çalışmasının tüm engelliler için yapılmasının gerekliliği
6. Toplumun bilinç düzeyinin tüm engelli bireylerin formel eğitim sistemi içinde görmeye hazır olmaması
7. Birden fazla engeli olan bireylerin eğitim programlarında öncelik sıralamasının hangi kriterlere göre yapılacağının belirlenmemiş olması
8. Çoklu zeka kuramının dezavantajlı bireylere nasıl uygulanacağının bilinmemesi
ÇÖZÜMLER
1) Kız, erkek ve engelli ayrımı yapılmadan bütün çocukların eğitiminin sağlanması,
2) Yeni bir eğitimci modelinin ortaya çıkarılması. Bunun için yurtdışı bağlantılı eğitici eğitim programlarının oluşturulması. Bu alanda yeni tutum ve davranışların geliştirilmesi.
3) Genel eğitimden faydalanan çocukların özel ihtiyaçları bulunan çocuklarla bir araya getirilmesinin yaratacağı sinerjinin gelecek nesillere uyum ve hoşgörü adına katkı sağlaması.
4) Bir yandan kaynaştırma modeli uygulanırken, bir yandan da çoklu zeka konseptinin uygulamaya konulması
5) Tüm engellilerin özgüvenlerinde aşama kaydedilebilmesi onların ancak kendilerini ifade edebilmeleriyle mümkündür. Bu nedenle sanat eğitiminin verilebilmesi önemlidir.
6) Kaynaştırmanın uygulandığı okullarda, okulunda dışarıdan profesyonel destekli sanatçıların gelebilme koşullarının yaratılması için bütçe ayrılması teşvik özelliği nedeniyle gereklidir.
7) Yetenekleri doğrultusunda gelişen bireysel eğitim müfredat programı her çocuk için yapılmalı, engelli çocuklar için ise donanımlı özel bir ekip tarafından belirlenmelidir. Bu da okulda yetenek kurullarının branşlara göre kurulmasına bağlıdır.
8) Okullarda “özel çocukların “ bulunması nedeniyle araştırma ve geliştirme adı altında bir birimin oluşturulması gerekmektedir. Bu birim okulun diğer okullara, Ülkemize ve hatta dünyaya açılım koşullarının belirleyen ve bu koşulları yerine getiren birim olma özelliğine sahip olmalıdır.
9) Özel eğitim alan öğrencilerin öğrenci bilgilerinin sadece aileye verilecek bir şifre ile network üzerinden bilgisayar ortamına yansıtılması , bu bilgilerin içerisinde haftalık rehberlik raporlarının bulunması zorunluluğu amaçların gerçekleşmesi için en önemli noktalardan birisidir. Böylece ailenin okul ortamındaki çocuğunun genel bilgilerine kolaylıkla ulaşması sağlanacaktır.
10) Avrupa Birliği Ülkeleri ile Türkiye arasında özel eğitim alan öğrencilerin özel eğitimlerinin karşılaştırılması ve karşılıklı alışveriş için öğrenci değişim programlarının başlatılması gerekmektedir. Bu değişim programı bir ebeveyn eşliğinde , görevli izinli sayılan bir hemşire kontrolünde belli bir bütçe ayrılarak gerçekleşmelidir.
11) Özel eğitim alan öğrencilerin notları en az 1 ile değerlendirilmelidir. Rehberlik Araştırma Merkezlerinin zihinsel gerilik tesbitini yapmadığı öğrenciler için uygulanması sistemin sürekliliği için önemlidir.
12) Resmi törenlerde özel eğitim alan öğrenciler için ayrı bir çok amaçlı salon kullanılarak görüntülü ve sesli tören yayınının yansıtılması gereklidir.
13 ) Özel eğitim alan öğrencilerin genel kaygı durumundaki düzensizlik ve kaygı miktarındaki fazlalık nedeniyle tüm genel ve özel sınavlardan önce bir ders saati rehberlik yapılması bu kaygı miktarını azaltacaktır. Bu nedenle psikolojik ve rehberlik servislerinin konuyla ilgili çalışma yapması ve bu çalışmaları pratik olarak uygulaması özel eğitim alan öğrencilerin gerçek sınav başarısının artmasında en büyük etkendir.
14) Özel eğitim alan öğrencilerin ailelerine ( Anne, baba,kardeş, dede, dayı, amca, teyze vs) özel psikolojik destek hizmetlerinin özel eğitim okullarının tümünde sağlanması okuldaki eğitimin kalitesine olumlu katkı yapacaktır.
15) Görerek ve dokunarak öğrenme her insan için daha etkili bir öğrenmedir. Özel eğitim alan çocuklar için de aynı oranda önemlidir. Bu nedenle okullardaki eğitimin daha çok görsel ve dokunsal olarak gerçekleşmesine olanak sağlanması, tüm eğitimcilerin buna uygun teknikleri geliştirmelerine fırsat verilerek bütçe ayrılması gereklidir.
16 ) Yaşayarak öğrenme üniteleri özellikle öz bakım zorluğu yaşayan tüm özel eğitim alan çocuklar için gereklidir. Evde, ve çevrede görülen araç gereçlerin minyatürü ile bu ünite gerçekleşebilir. Bu minyatür üzerinde denemeler yapan özel eğitim öğrencileri daha az bağımlı bir yaşam sürebilir. Bu süreç için bütçe ayrılması ve özellikle Macaristan dan yayılarak tüm dünyaya model olan eğitim sisteminin incelenmesi gereklidir.
17) Özel eğitim okullarında öğrencilerin kullandığı aparatların okullara temini eğitim kalitesi için önemlidir. Bu nedenle okulların yurt dışı ve içi üretici firmalarla doğrudan temasını kolaylaştırıp malzeme alımını hızlandıracak sistemin oluşturulması gerekmektedir. Hızla büyüyen çocukların en önemli gereksinimi olan aparatların en erken zamanda okullara ulaşması ön koşuldur.
Buna göre eş güdümlü olarak çıkartılan _ çıkartılmakta olan_ İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ve Özürlüler Yasası eğitimimizdeki bu yeni anlayış çerçevesinde şekillendirilmiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine uyumu için son yıllarda engelliler ile ilgili pozitif ve akılcı yaklaşımlar ile artık yeni eğitim politikaları oluşturulurken, bir yandan da bu yeni anlayışa uygun yasal düzenlemeler ve çalışmaların alt yapısıyla ilgili planlama yapılmaktadır. Bu çerçevede artık toplumsal yaşamımızda engelliler eksikleriyle değil, birey olarak değerlendirilmekte ve engelliler adına kalıcı, akılcı,dünya normlarına uygun anlayışlar toplumsal yapımızın içerisine çok büyük bir hızla girmektedir. Bütün bu çalışmalar artık engellilere toplumsal bakışı değiştirmeye ve onları da üretime katma amacından öte bir durum içermemektedir.
Eğitimi, ülke yurttaşlarının hangi durum karşısında nasıl davranacağını daha önceden saptadığını ilke olarak kabul edersek,eğitimin gerçekleştiği yerler olarak kabul edilen okullardaki her türden değişim, gelişim toplumsal değişmelerden ayrı tutulmadan kontrol altına alınabilmelidir. Toplumsal yaşamdaki değişimleri incelediğimizde hiçbir sistemin bir diğerinden yalıtılmış olmadığını görmekteyiz. Her sistem çevresinden sürekli etki alarak,farklılaşmaya, değişime, gelişime açık bir yapı haline gelmektedir. Her sistem gibi okullar da dünya üzerindeki varlığını korumak için çevresindeki sistemlerden sürekli etkilenmiş,kendisi başka sistemleri etkilemiş ve varlık mücadelesini toplumlar üzerinde vermiştir ve vermeye de devam edecektir. Hatta okulların, çevresindeki diğer sistemlerle birlikte daha bir üst sistemi oluşturup toplumların tümünü derinden etkilediğini de söylemek yanlış olmaz.
Günümüzde çoğu ülkede ve Türkiye’de kullanılan öğretim yöntemleri öğrenciye bilgileri hazır kalıplar biçiminde verip, aynen alma şeklinde bir yol izliyor.Bu sistemin sağlıklı diye nitelendirdiğimiz dezavantajı olmayan çocuklarda da bizi eğitim adına doğru sonuçlara götürmediğini belirten tüm eğitim bilimciler ve eğitim yöneticileri,Türk Eğitim Sisteminde köklü değişiklikler konusunda ısrarcılar. Bu köklü değişiklikler belki de eğitim için dezavantajlı diye nitelendirdiğimiz tüm engelli çocukları olumlu yönde etkileyecek büyük çabaların da ışığı olmaktadır. Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde hazırlanan yeni reformlar özellikle engelli ( Özürlü, Dezavantajlı ) bireylere önemli fırsat eşitliklerinin de habercisidir ve toplumun en az yarısını doğrudan ilgilendiren engellilik konusunda toplumsal duyarlılığı olan herkesi büyük oranda umutlandırmaktadır. Büyük beklentiler içinde olan tüm engelliler ve toplumsal duyarlılığı olan vatandaşlar devletimizin konuyla ilgili bilinçli, akılcı, etkili ve kalıcı çalışmalarını merakla beklemektedir.
GEREKÇE
“ Kimse eğitim ve öğretim hakkından yoksun bırakılamaz.” ( Anayasa madde 42)
“Hiçbir gerekçeyle özürlülerin eğitim alması engellenemez. Özürlü çocuklara, gençlere ve yetişkinlere, özel durumları ve farklılıkları dikkate alınarak, bütünleştirilmiş ortamlarda ve özürlü olmayanlarla eşit eğitim imkânı sağlanır. Özürlü üniversite öğrencilerinin öğrenim hayatlarını kolaylaştırabilmek için Yükseköğretim Kurulu bünyesinde araç-gereç temini, özel ders materyallerinin hazırlanması, özürlülere uygun eğitim, araştırma ve barındırma ortamlarının hazırlanmasının temini gibi konularda çalışma yapmak üzere Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezi kurulur. Özürlüler Danışma ve Koordinasyon Merkezinin, çalışma usul ve esasları, Sağlık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurumu ile Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken hazırlanan yönetmelikle belirlenir. İşitme özürlülerin eğitim ve iletişimlerinin sağlanması amacıyla Türk Dil Kurumu Başkanlığı tarafından Türk işaret dili sistemi oluşturulur. Bu sistemin oluşturulmasına ve uygulanmasına yönelik çalışmaların esas ve usulleri Türk Dil Kurumu Başkanlığı koordinatörlüğünde, Milli Eğitim Bakanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü ve Özürlüler İdaresi Başkanlığınca müştereken çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Özürlülerin, her türlü eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamak üzere kabartma, sesli, elektronik kitap; alt yazılı film ve benzeri materyal üretilmesini teminen gerekli işlemler, Millî Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığınca müştereken yürütülür.” ( Özürlüler Yasası madde 15 )
“ İlköğretim kurumlarında herkese imkan ve fırsat eşitliği sağlanır. Ekonomik durumu iyi olmayan öğrencilere sürdürebilmeleri amacıyla parasız yatılılık ve bursluluk imkanları sağlanır. Özel eğitim gerektiren ve korunmaya muhtaç çocuklar için özel önlemler alınır.”
( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6 f bendi )
“ Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin akranları ile birlikte kaynaştırma uygulamaları yoluyla eğitimlerini sürdürmeleri esastır. Bu öğrenciler eğitimlerini akranları ile birlikte aynı sınıfta sürdürebilecekleri gibi okulların bünyesinde açılacak özel eğitim sınıflarında da sürdürebilirler. Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamalarında özel eğitim ile ilgili mevzuat hükümleri uygulanır” ( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6 n bendi )
“Kaynaştırma yoluyla eğitim-öğretimlerine devam eden öğrenciler için bireyselleştirilmiş eğitim programı geliştirme birimi tarafından bireyselleştirilmiş eğitim programı (BEP) hazırlanır. Bu öğrenciler, programında yer alan amaçlara göre değerlendirilir.” ( İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 32 h bendi )
- Anayasa madde 42
- M.E.B İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik madde 6, madde 32
- Özürlüler yasası madde 15
Gerekçeleri ile eğitimimizin içindeki tipik olmayan,normalin dışında ruhsal, fiziksel ve zihinsel özellikler gösteren bireyler için alt yapı çalışmalarının yapılmasının gerekliliği ortadadır. Böyle bir çalışma ile Türkiye deki tüm okullarda eğitim görme haklarına kavuşmuş olan farklılıkları olan bireyler,okullarında kendilerini bekleyen hazır öğretim metotları, çalışmaları,teknikleri ve uyum kriterlerini kullanma şansına sahip olabileceklerdir.
Eğitimde fırsat eşitliğine rağmen engelli çocukların çoğunlukla formel eğitimde bireysel hedeflerine uygun eğitim programları ile eğitim sisteminin içine tam sokulamadığını görmekteyiz. Bu durumun en önemli nedeni okullarda mevcut olan eğitim programlarının tipik olan çocuklara göre hazırlanmış olması ve farklı bireysel ihtiyaçlara uygun cevap verememesidir. Bu nedenle eğitim bilimciler ve eğitim yöneticileri Türk Eğitim Sistemiyle ilgili Avrupa Birliği uyum yasalarına uygun yeni düzenlemeler yapmışlardır.
Ancak yasalar nezdinde yapılan bu düzenlemelerin pratik çözümlere kavuşturulması ve uygulanabilmesi için her engelli birey için ayrı ayrı uyum programlarının belirlenmesi ve uygulayacak eğitimcilere bu kriterlerin öğretilmesi gerekmektedir. Bu durum eğitim sistemi içindeki bu ani değişiklik karşısında eğitimciler bir şaşkınlık yaşamaktadırlar. Çünkü yeni eğitim düzeninde eğitim sistemine kaynaştırma programları çerçevesinde katılacak olan engelli bireyler için alt yapı çalışmaları tüm okullar bazında gerçekleşmemiştir. Ancak oluşturulacak alt yapı çalışmaları ancak bu işin ciddiyetini kavramış , toplumun gerçek entegrasyona kavuşması için bilgisel temelden hareket etmek isteyen ekipler tarafından kurgulanabilir. Dünyadaki bir çok ülkede aşılma noktasına gelmiş eğitimde kaynaşma ilkeleri , Ülkemizde de İlköğretim Genel Müdürlüğü’nce yapılacak çalışmalar ile ortaya konmalıdır.
SORUNLAR
1. Eğitimde dezavantajlı görülen bireyler çoğunlukla kaynaştırma uygulamaları içinde yer bulamamaktadır.Bunların nedenleri;
a. Okullarda engel gruplarına uygun düzeyde fiziksel yapının bulunmaması
b. Öğretmenlerin engel tiplerindeki eğitim koşullarını bilmemeleri, ciddi davranış sorunları ile karşılık vermeleri
c. Sınıf sayılarındaki fazlalık
d. Okullarda yeterli personelin olmaması
e. Eğitimin alt yapısının engelli bireylere uygun olarak pratik düzenlemelerinin yapılmaması
f. Ailelerin çocuklarının sınıflarında dezavantajlı bireyi istememeleri
g. Engelli bireylerin psiko_eğitsel değerlendirmesinde ve eğitim tanılamalarında yetersizliklerin olması
h. Engelli bireylerin eğitim görmek istedikleri eğitim kurumlarında uygun eğitim modellerinin oluşturulmamış olması
2. Engelli bireylerden bazı dezavantajlı ve avantajlı gruplarında tanımlamanın yapılmamış olması ve değerlendirme sürecindeki esasların yetersiz olması
3. Engelli bireyler için eğitimleriyle ilgili,birimler, kurumlar, kuruluşlar arasında etkin bir işbirliğinin ve eşgüdümün sağlanamamış olması
4. Eğitim veren kurumlardaki hizmet ve personel niteliklerinin ve kaynakların azlığı
5. Yeni İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinde kaynaşmanın hangi engelli bireyler için söz konusu olduğunun açık olmaması dolayısıyla formel eğitim çalışmasının tüm engelliler için yapılmasının gerekliliği
6. Toplumun bilinç düzeyinin tüm engelli bireylerin formel eğitim sistemi içinde görmeye hazır olmaması
7. Birden fazla engeli olan bireylerin eğitim programlarında öncelik sıralamasının hangi kriterlere göre yapılacağının belirlenmemiş olması
8. Çoklu zeka kuramının dezavantajlı bireylere nasıl uygulanacağının bilinmemesi
ÇÖZÜMLER
1) Kız, erkek ve engelli ayrımı yapılmadan bütün çocukların eğitiminin sağlanması,
2) Yeni bir eğitimci modelinin ortaya çıkarılması. Bunun için yurtdışı bağlantılı eğitici eğitim programlarının oluşturulması. Bu alanda yeni tutum ve davranışların geliştirilmesi.
3) Genel eğitimden faydalanan çocukların özel ihtiyaçları bulunan çocuklarla bir araya getirilmesinin yaratacağı sinerjinin gelecek nesillere uyum ve hoşgörü adına katkı sağlaması.
4) Bir yandan kaynaştırma modeli uygulanırken, bir yandan da çoklu zeka konseptinin uygulamaya konulması
5) Tüm engellilerin özgüvenlerinde aşama kaydedilebilmesi onların ancak kendilerini ifade edebilmeleriyle mümkündür. Bu nedenle sanat eğitiminin verilebilmesi önemlidir.
6) Kaynaştırmanın uygulandığı okullarda, okulunda dışarıdan profesyonel destekli sanatçıların gelebilme koşullarının yaratılması için bütçe ayrılması teşvik özelliği nedeniyle gereklidir.
7) Yetenekleri doğrultusunda gelişen bireysel eğitim müfredat programı her çocuk için yapılmalı, engelli çocuklar için ise donanımlı özel bir ekip tarafından belirlenmelidir. Bu da okulda yetenek kurullarının branşlara göre kurulmasına bağlıdır.
8) Okullarda “özel çocukların “ bulunması nedeniyle araştırma ve geliştirme adı altında bir birimin oluşturulması gerekmektedir. Bu birim okulun diğer okullara, Ülkemize ve hatta dünyaya açılım koşullarının belirleyen ve bu koşulları yerine getiren birim olma özelliğine sahip olmalıdır.
9) Özel eğitim alan öğrencilerin öğrenci bilgilerinin sadece aileye verilecek bir şifre ile network üzerinden bilgisayar ortamına yansıtılması , bu bilgilerin içerisinde haftalık rehberlik raporlarının bulunması zorunluluğu amaçların gerçekleşmesi için en önemli noktalardan birisidir. Böylece ailenin okul ortamındaki çocuğunun genel bilgilerine kolaylıkla ulaşması sağlanacaktır.
10) Avrupa Birliği Ülkeleri ile Türkiye arasında özel eğitim alan öğrencilerin özel eğitimlerinin karşılaştırılması ve karşılıklı alışveriş için öğrenci değişim programlarının başlatılması gerekmektedir. Bu değişim programı bir ebeveyn eşliğinde , görevli izinli sayılan bir hemşire kontrolünde belli bir bütçe ayrılarak gerçekleşmelidir.
11) Özel eğitim alan öğrencilerin notları en az 1 ile değerlendirilmelidir. Rehberlik Araştırma Merkezlerinin zihinsel gerilik tesbitini yapmadığı öğrenciler için uygulanması sistemin sürekliliği için önemlidir.
12) Resmi törenlerde özel eğitim alan öğrenciler için ayrı bir çok amaçlı salon kullanılarak görüntülü ve sesli tören yayınının yansıtılması gereklidir.
13 ) Özel eğitim alan öğrencilerin genel kaygı durumundaki düzensizlik ve kaygı miktarındaki fazlalık nedeniyle tüm genel ve özel sınavlardan önce bir ders saati rehberlik yapılması bu kaygı miktarını azaltacaktır. Bu nedenle psikolojik ve rehberlik servislerinin konuyla ilgili çalışma yapması ve bu çalışmaları pratik olarak uygulaması özel eğitim alan öğrencilerin gerçek sınav başarısının artmasında en büyük etkendir.
14) Özel eğitim alan öğrencilerin ailelerine ( Anne, baba,kardeş, dede, dayı, amca, teyze vs) özel psikolojik destek hizmetlerinin özel eğitim okullarının tümünde sağlanması okuldaki eğitimin kalitesine olumlu katkı yapacaktır.
15) Görerek ve dokunarak öğrenme her insan için daha etkili bir öğrenmedir. Özel eğitim alan çocuklar için de aynı oranda önemlidir. Bu nedenle okullardaki eğitimin daha çok görsel ve dokunsal olarak gerçekleşmesine olanak sağlanması, tüm eğitimcilerin buna uygun teknikleri geliştirmelerine fırsat verilerek bütçe ayrılması gereklidir.
16 ) Yaşayarak öğrenme üniteleri özellikle öz bakım zorluğu yaşayan tüm özel eğitim alan çocuklar için gereklidir. Evde, ve çevrede görülen araç gereçlerin minyatürü ile bu ünite gerçekleşebilir. Bu minyatür üzerinde denemeler yapan özel eğitim öğrencileri daha az bağımlı bir yaşam sürebilir. Bu süreç için bütçe ayrılması ve özellikle Macaristan dan yayılarak tüm dünyaya model olan eğitim sisteminin incelenmesi gereklidir.
17) Özel eğitim okullarında öğrencilerin kullandığı aparatların okullara temini eğitim kalitesi için önemlidir. Bu nedenle okulların yurt dışı ve içi üretici firmalarla doğrudan temasını kolaylaştırıp malzeme alımını hızlandıracak sistemin oluşturulması gerekmektedir. Hızla büyüyen çocukların en önemli gereksinimi olan aparatların en erken zamanda okullara ulaşması ön koşuldur.