Bir toplumda engellilerin varlığı onların toplumla bütünleşme gereksinimini ve sorununu ortaya çıkarmaktadır. Bu ise oldukça zor ve karmaşık bir süreçtir. Oysa engellilik önlenebilirse en azından sayıları çok daha aza indirilebilirse engellilerin topluma kazandırılması konusu günümüzdeki boyutlarda bir sorun olmaktan çıkacaktır.
Engelliliğin nedenleri dikkatle incelenirse bunların çok önemli bir bölümünün kaçınılabilir önlenebilir nedenler olduğu görülecektir. Engellilik genelde kaynağına ve sebeplerine göre değişik şekillerde sınıflandırılmaktadır. Kaynağına göre sınıflandırıldığında doğuştan gelen engellilik nedenleri arasında bir takım genetik nedenler akraba evliliği gebelik sırasında annenin karşılaştığı travmalar hastalıklar ilaç kullanımı ışına maruz kalmak annenin alkol ve madde bağımlısı olması kötü beslenmesi gibi nedenler görülmektedir. Sayılan tüm bu nedenler kaçınılmaz önlenemez durumlar değildir. Tıp bilimince gerçekleştirilen araştırmalarla genetik nedenlerin bile en azından bir kısmı önceden bilinebilmektedir.
Doğum sırasında ve sonrasında 'kazanılan" engelliliğe gelince kötü ve yetersiz koşullarda gerçekleştirilen doğumlar travmalar yanlış uygulamalar vb. akla gelmektedir.
Doğum sonrasında karşılaşılan olaylar arasında ise iş kazaları ev kazaları trafik kazaları savaşlar terör olayları endüstriyel kazalar deprem ve benzeri yıkım olayları büyük sanayi kazaları v.b temel engellilik nedenleri arasındadır. Bunların büyük çoğunluğunun da önlenebilir nitelikte nedenler olduğu anlaşılmaktadır. O halde "engellilik bir kader değildir". Gerekli önlemler alındığında bilinçli bir toplum yaratıldığında engellilik büyük oranda önlenebilir. Bunun için insana her şeyin üstünde değer veren bir anlayışın toplumda benimsenip yerleştirilmesi gerekir. Bu nedenle engelli sorunlarına eğilirken ısrarla üzerinde durulması gereken konu engelliliğin oluşmasını önlemek olmalıdır.