TİYATRO dram, komedi, vodvil gibi sahnede oynanmak amacıyla yazılan eserlerin ortak adı; bu eserleri oynama sanatı ve bunları sahneye konulduğu yapı. Bir sanat olarak tiyatro, insanlıkla birlikte doğmuştur; bu sanatın eski Yunanlılarda, bağbozumu tanrısı Dionysos onuruna yapılan dinsel törenlerden doğmuş olduğu konusunda görüş birliği vardır.
Çok eski çağlardan beri önem verilen ve büyük bir ilgiyle karşılanan bu sanat için özel gösteri yerleri yapılmıştır. İlk tiyatro yapıları, Eskiçağ ’da Anadolu’nun gelişmiş büyük kentlerinde (Side, Efes, Milet vb.) ve Ege uygarlığının geliştiği birçok ülkede, açık hava tiyatrosu biçiminde, uygun yerlerde dağların ve tepelerin yamaçlarında ya da eteklerinde kurulurdu; seyircilerin oturacakları yerler, basamaklar ve yarım daireler biçiminde geriye doğru yükselirdi en alt basamağın önünde sahne kesimi yer alırdı.
Romalılar, değişik biçimde tiyatrolar yaptılar: bunlarda, basamaklı sıralar duvarların üstüne oturuyordu. Ortaçağda dinsel konularla ilgili temsiller kiliselerde verildi; daha sonra kilise dışında da gelişen tiyatro Avrupa’da yaygınlaşmaya başladı; Rönesans sonlarına doğru büyük bir önem kazandı.
Opera türünün doğmasından (18. yüzyıl) sonra, birer sanat anıtı sayılabilecek çok güzel opera ve tiyatro binaları yapıldı. Zamanla daha da gelişen tiyatro, uluslararası bir sanat niteliğini kazandı; çeşitli ülkelerde tiyatro okulları açıldı; tiyatro eserleri ve oyuncuları açısından çok büyük gelişmeler elde edildi, birçok ünlü tiyatro yazarı ve oyuncu yetişti.
Tiyatro, bir sanat ve kültür hareketi olarak, günümüzde de önem ve değerini korumaktadır. Çünkü, tiyatro, edebiyat türleri içinde en canlısı ve diğer güzel sanat dalları arasında da insan yaşamına en yakın olanıdır.